| |
|
|
Hasar tespiti
Sabah'ın Ankara Bürosu "Söğütözü"nde. Yola çıkarken otomobilin kilometre göstergesini sıfırladık. 39 kilometre sonra "Sünlü köyü-1 kilometre" tabelasını görüp, köy yoluna saptık. Köye girdiğimizde göstergede "40" yazılıydı.
*** Yol boyunca Ankara'nın hali, vakti yerinde olanlarının "çiftliklerini" gördük. Yüzme havuzlu, modern çiftlik evlerinin önünden geçtik. Yine yol üzerinde "yem fabrikaları" vardı. "Besicilik tesisleri" de. Marketlerin önünde "köy yumurtası" satılıyordu. Ankaralılar "pikniğe" gidiyorlardı. HHH Ve Ankara'nın "arka bahçesi" bile sayılamayacak kadar yakınındaki Sünlü köyündeyiz. Orta Anadolu'da veya Do- ğu'da ya da Güneydoğu'da pek çok "fakir köy" gördük. "Altyapısız." Evlerin duvarları "çamurdan." Sünlü köyünün onlardan pek farkı yok. Evet birkaç "düzgün yapı" var, birkaç apartmana benzeyen bina var ama... Köyün "iç kısımları" perişan. Ankara'nın bitişiğinde demeye bin şahit gerek.
*** Hortum, köyün "yarısını" etkilemiş. Diğer yarısında "hiçbir hasar yok." Köyde en çok dikkatimizi çeken "yardımlaşma" oldu. Kızılay "ihtiyaçtan fazla çadır yollamış." Ama çadırda kalan yok gibi. Köylüler, yakındaki köylüler, evi yıkılanlara hemen kucak açıvermişler.
*** Bir başka gözlem: Köy fakir bir köy ama... İnsanların üstü, başı düzgün. "Açız... Öldük, bittik" diye şikayet eden yok. Kime "nasılsınız, ne var, ne yok" dediysek, aynı yanıtı aldık: - Çalışıp, gidiyok işte... Allah devlete, millete zeval vermeye. İnsanlar, hortumun bıraktığı acıyı, kaybettikleri üç can gibi içlerine gömüp, tarlanın yolunu tutuyorlar.
|