| |
|
|
Leyleğin gözyaşları
Hortum, köyün bir ucundan girmiş, diğer ucundan çıkmış. Çıktığı "uç"ta bir apartman var. Üç katlı. Üçüncü katın üstünde de bir "yarım kat... Çatı katı." Hortum bu apartmanda kapı, pencere ne varsa götürmüş. Üstteki yarım katı da "tanınmaz hale getirmiş." Tanınamayacak o yarım katın tepesinde bir leylek gördük. "Tek ayak üstünde" dönüp, duruyordu. Sonra bir leylek daha geldi. İki leylek sağı, solu... Enkazı gezip, dolaştılar. Tekrar "en tepedeki yıkıntının" üzerine kondular.
*** Albay Ünal Demirel "hortum haberini alır almaz" köye koşmuş. Dedi ki: - Köye geldiğimde bu leylekler dikkatimi çekmişti... Enkaz arasında yavrularını arıyorlar... Veya yumurtalarını
*** Köyü dolaştık. Köylülerle konuştuk. Kızılay'ın ve diğer kurumların yaptıkları çalışmalara baktık. Ama bir gözümüz hep "o binadaydı."
*** Yaşlı bir köylü kadın anlattı. Çatıda sürekli bekleyen leylek "anne leylekmiş." "Ağlarsa anam ağlar" misali, yavrusunu arayan anne. Ara, sıra uçan, köyün üzerinde dolaşan, yiyecek bir şeyler taşıyan da "baba leylek." "Anneyi aç bırakmayan" baba.
*** Baba leylek yine uçtu... Cenazelerin yıkandığı otobüsün üzerinde uçtu. Tabutların, caminin, mezarlığın üzerinde uçtu. Sonra yine "acılı eşinin" yanına döndü. Gagasında getirdiği yiyeceği anne leyleğe verdi. Ve yine iki leylek birlikte "yumurta ya da yavrularını" aramaya koyuldular.
*** Gazeteler, "hortum, 3 can aldı" diye yazdı. Apartmanın tepesindeki anne ve baba leyleğin yavruları da "can"dı ama, onları "kayda geçiren" olmadı.
|