| |
|
|
Unvan meraklıları
Bizim tarihimizde 'asil' sınıf yoktur. Ama yine de birçok kişi kendini diğerlerinden ayırt etmeye çalışır. Peki asaletin yoksa neyi öne süreceksin? Unvanını, titrini! Ne tür unvanlar? Esas olarak meslekler: Doktor, avukat, general, hakim, savcı, profesör. Yaptığın işle, unvan arasında doğrudan bir ilişki varsa... Bence bir sorun çıkmaz. Örneğin kartvizitine 'Dr.' ibaresini koyan bir kişiye ne denebilir ki? Gayet normal bir davranış. Ya da TV'deki tartışma programlarını düşünün... Diyelim ki konu 'Ceza Yasası'. Katılan kişinin 'Emekli savcı' olarak sunulması da normaldir. Ancak bazı tuhaf örneklerle de karşılaşıyoruz. Mesela ben Milliyet'te çalışırken, bir dönem gazetenin reklam müdürü eski bir avukattı. Gördüğünüz gibi aldığı hukuk eğitimiyle ve bir dönem ifa ettiği meslekle, o anda yaptığı iş arasında hiçbir ilişki yoktu. Ama bu yönetici, her ne hikmetse, bölümlere gönderdiği yazılarda... Örneğin, "Yaptığımız anlaşmaya göre, beşinci sayfada 5x26 boyutunda reklam yer alacaktır" derken... İmzasının başına mutlaka 'Av.' ibaresini koyardı. Bu gülünçlüğü hatırlamama geçen gün gördüğüm bir ilan sebep oldu. Açılışı "Dr. Mimar" Kadir Topbaş yapacakmış. Topbaş kim? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Yani makamına seçimle gelen bir kişi. Mimar olsa ne yazar, musluk tamircisi olsa ne yazar? Seçilene dek kişinin eğitimi önemli olabilir. Propaganda yaparken kullanırsın. Ama seçildikten sonra mesleki eğitim sadece bir biyografik ögeden ibarettir. Bugün birisi Kadir Topbaş'ın kapısını çalıp, "Bana bir apartman projesi çizsene" diyebilir mi? Diyemez! Niye? Çünkü mimarlığa ara verdi; o artık belediye başkanı. "Ama uzmanlığı yüceltmek gerekir" diyorsanız... Sorarım, adam 'tütün eksperi' ya da 'vergi müfettişi' ise (ki ikisi de ciddi uzmanlık gerektirir) yine adının başına yazacak mısınız?
|