|
|
Hayatımıza sızan zehir
Sigara içenler kanser riskini yüzde 50, yanlış beslenenler yüzde 30 artırıyor.
Modern hayat tarzının dayattığı yenilikler ve kadınların çalışma hayatına girmesiyle geleneksel mutfak kültürünün yerini hazır gıdalar aldı. Tüm bu değişimlerle birlikte kanser vakalarında artış gözlemlendi. Çünkü şarküteri kültürünün hayatımızın bir parçası olmasıyla katkı maddeleri, hormonlar, renklendiriciler, tat vericilerle tanıştık. Üstüne bir de sigaranın önlenemez tiryakiliği eklenince kanser çevremizde kol gezer oldu. Kansere yol açan faktörlerin en risklisi elbette ki sigara. Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO; American Society of Clinical Onkology)'ne göre sigara yüzde 50 risk oranı ile birinci sırada kanser yapıcı. Bir nefes dumanın içinde 4000 dolayında kimyasal madde var. Bunlar arasında bulunan asitler, alkol aldehitler, ketonlar, siyanür, karbonmonoksit gibi maddeler doğrudan zehir etkisi gösteriyor ve organlarda tahribat yapıyor. Kalp hastalıkları, akciğer kanseri, vücuttaki başka kanserler (gırtlak kanseri, mesane kanseri, yemek borusu kanseri, rahim kanseri vb.) bronşit, amfizem gibi pek çok hastalığın sigaraya bağlı olarak meydana geldiği de bilimsel olarak kanıtlandı.
Kadınlar Yeni Kurban İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet Öber "Hasta sigara içiyorsa bana hiç gelmesin" diyerek başlıyor söze ve devam ediyor: "Kadın nüfusunda akciğer kanseri yüzde 126 arttı, bu tamamen son otuz yılda sigara alışkanlığının değişmesiyle ilgili. Kadınlarda gırtlak kanseri hiç görülmezken on misline çıktı. Sigara içen biri kanser olma riskini yüzde 50 arttırıyor. Sürdürülen kampanyalara rağmen sigaraya bir dur denilemedi." Sigara içilen ortamlarda bulunmanın da risk olduğunu vurgulayan Öber; "sigaranın lightı normali farketmez, kanser olmak istemiyorsanız sigarayı bırakın" diyor.
İkinci Bomba Mutfakta Beslenme şekliyse, yüzde 30 risk faktörüyle sigaradan sonra en önemli kanser nedeni. "Dünya Batı tipi beslenmenin yanlışlarının farkına varmaya başladı" diyor İstanbul Üniversitesi Onkoloji Anabilim dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aykan ve ekliyor; "Hem erkeğin hem kadının çalışması, yemeklerin fast foodlarla geçiştirilmesi gıdanın kanser yapıcı etkisini arttırdı, çünkü artık aldığımız gıdalar içine katkı maddeleri, renk verici boyalar, uzun ömürlü olmasını sağlayıcı yan faktörler eklendi, bunların getirisi olduğu kadar kanser yapıcı etkileri olduğu da düşünülüyor." Gıdaların kanser yapıcı etkisini en aza indirmek için ne yapmalı? Herşeyden önce alınan ürünün güvenilir bir markanın ürünü olduğundan emin olmak gerekiyor. Peki bunun denetimi nasıl yapılıyor? Bu noktada devreye Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı giriyor. AB standartları baz alınarak hazırlanan Türk Gıda Kodeksi Tebliği'ne göre gıda katkı maddesi veya bileşimlerinin ambalaj veya etiketi üzerinde aşağıdaki bilgiler okunaklı biçimde bulunmalı: "Katkı maddesinin adı ve kodu, madde karışım halinde ise, her bir katkı maddesinin adı, kodu, katkı maddesine; seyreltilmesini veya depolanmasını kolaylaştırmak amacı ile değişik maddeler katıldı ise, kullanılan maddenin adı, kullanım amacı ve her bir bileşenin ağırlıkça azalan sırası, üretim ve tüketim tarihi."
Katkı Maddeleri Gıdalar içindeki katkı maddelerinin ne gibi riskler taşıdığı konusunda Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman'ın da görüşünü aldık. Ataman "Katkı maddeleri yasalarımıza uygun kullanıldığı sürece sağlık riski taşıma ihtimali yok" diyor ve ekliyor: "Burada önemli olan yasalara aykırı uygulamada bulunanların tespit edilip, hakkında gerekli işlemlerin yapılabileceği sistemin sağlıklı bir biçimde işlemesinin sağlanmasıdır. Gıda kontrol ve denetimine yeterli bütçe ayrılması, devlet adına gıdaları kontrol eden kamu kurumlarına gereken sayıda kontrolör istihdam edilmesi çok önemlidir."
Sonat CANIDAR
|