Balon safarisi yapmak ya da yerçekimsiz odada zıplamak
Hangisi daha cazip? Bilmiyorum. Bu kitap hayatımı kararttı. Aldığım günden beri yapamayacağım tatillerin hayalini kuruyorum. Üstelik hayali biraz ileriye götürdüm, detaylı bir program hazırladım bile. Önümdeki tek engel benimle gelmesi gereken kişi
Geçen yıl bu aylarda "Ölmeden önce yunuslarla yüzmeliyim" diye yazmıştım, belki hatırlarsınız. Sonra da soluğu Antalya Dolphinland'de almıştım. Sormayın, felaket bağımlılık yarattı. Uzak kalamıyorum o yunuslardan. Etrafımdaki herkesi gönderdim. Nasıl ısrarcıyım anlatamam. "Yani nasıl istemez insan yunuslarla yüzmeyi. Öyle güzel şeyler ki, göbeklerini biraz okşayınca sırt üstü dönüyorlar, aynı köpek gibi... Hayatınız değişecek, bakın iddia ediyorum." (Bu arada belirtmekte fayda var, giden kimse mutsuz dönmedi.) Havalar biraz biraz ısındı ya benim de kanım kaynamaya başladı. Acaba nereye gitsek, ne yapsak?
Hayatımın büyük bölümünü asla yapmadığım, hatta yapamayacağım tatillerin hayalini kurmakla geçiren ben, bu aralar da öyle bir şeyler planlıyorum. Elimdeki kitap, New York Times'da çok satanlar listesinin üst sıralarını epey süredir meşgul ediyor. İsmi "Ölmeden önce görmeniz gereken 1000 yer." Bu arada belirtmekte fayda var, hepsini görmeye ne hayatınız yeter ne de cüzdanınız. Ama olsun, hayal kurmak bedava. Örneğin Masai Mara'da Balon Safarisi yapmaktan tutun da Meksika'da Cervantes Festivali'ne katılmak kadar uzun bir liste önünüzde. Allahtan resimleri renkli basmamışlar. İlgilendiğiniz aktivite için bir de internet başına oturmanız gerekiyor yani... Oturdum mu peki? Aşk olsun, tabii ki oturdum. Peki bu seferki listem nedir? Ve gezilere benimle gelmesi muhtemel kocamın bu konuda düşündükleri nedir?
*** - Hayatım Nepal'e gitmemiz lazım. Müthiş bir yermiş. Bir tane gezi şirketi buldum. İsmi "Bulutların üzerinde" ne kadar heyecan verici değil mi? ( www.aboveclouds.com) - Nepal'e gelirim, tamam. Ama yürüyüş yapmam, dağa tırmanmam, zaten bir hafta tatilim var onda da yorulamam. - Peki, o zaman Florida'ya gidelim. Kennedy Space Center diye bir yer var, müthişmiş. Astronotların aldığı eğitimi görüyorsun, onlarla tanışıyorsun, yerçekimi olmayan odalarda atlayıp zıplıyorsun. (www.kennedyspacecenter.com) - Sen şimdi oraya gidersin, atlar zıplar bir sonraki ölmeden önceki listen için uzaya gidelim diye tutturursun falan, orası olmaz. - Hiç komik değil. Neyse bir önerim daha var, Amanwana'ya gidelim. Bali'nin hemen yanında Moyo diye bir yer. Denizin üzerine doğru minik evler yapmışlar sadece bize özel. Yani düşünsene havuzun değil koca sahilin var. Oda servisi kayıkla geliyor. Akşam yemekleri için sahili sana özel kapatıyorlar. Ne dersin? (www.amanresorts.com) - Kaç para? Kesin korkunç pahalı bir yer bulmuşsundur.
*** Şaka bir yana, kitapta daha neler var neler. Oku oku, hayal et hayal et bitmiyor. Yazar Patricia Schultz hepsini gezmiş mi bilmiyorum, hatta bu konuyu öğrenmek bile istemiyorum. Hayatta böyle bir meslek var düşünsenize... Gez, gör yaz bir de üstüne para ödesinler. Bu arada kitabın önemli bir bölümü de Türkiye'ye ayrılmış. Ne diyor Schultz? Sakın Türkiye'deki şu yerleri görmeden ölmeyin. 1. Efes 2. Kapalıçarşı 3. Cağaloğlu Hamamı 4. Ayasofya 5. Kariye Müzesi 6. Süleymaniye 7. Pera Palas 8. Topkapı Sarayı 9. Konya-Mevleviler 10. Pamukkale 11. Kapadokya
*** Bu arada dayanamamış bir de ekleme yapmış, "Türkiye'de mavi yolculuk yapmadan da olmaz." Kadıncağız ne yapsın, bütün ülkeyi gezememiş. Oysa bir Mardin'i bir Adıyaman Nemrut'u görseydi, listeye mutlaka onları da eklerdi. Müthiş bir ülkede yaşıyoruz, müthiş. Biz tatile nereye mi gitmeye karar verdik? Veremedik, kocam böyle uyumsuz davranmaya devam ederse hiç veremeyeceğiz zaten. Tartışmanın en son cümlesini size aktarıyorum sonrasını siz hayal edin. - İyi de Balçiçek, bütün bu listeyi nasıl gezeceğiz? - Hayatım ölmeden önce diyor kadın, daha genciz.
*** Geçtiğimiz perşembe akşamı Nebil Özgentürk'ün "Bir Yudum İnsan Manzaraları Son Serisi" adlı yeni kitabını kutlamak için bir araya gelmiştik. Kimler yoktu ki Ali Özgentürk, Sunay Akın, Cezmi Ersöz, Savaş Ay... Özgentürk'ün yakın arkadaşları, gazeteci dostları ve sevenleri yalnız bırakmamıştı. Kuşkusuz ben ve kocam grubun en yeni ve genç yüzleriydik... Ama müthiş hissettik kendimizi. Şarkılar söylendi, şiirler okundu, yakın arkadaşlar Özgentürk için hissettiklerini anlattı. Şakalar, gülmeler, takılmalar, kısaca gece harikaydı. Bu arada yazının başındaki bütün listeyi siliyorum, kusura bakmayın. Ölmeden önce ne isterim biliyor musunuz? Nebil Özgentürk'ün gecesi gibi bir gece. Herkesin ayağa kalkıp hakkımda bir şeyler söylemesini, bana takılmasını, kızdırmasını, şarkılar söylenmesini....
En önemlisi de gözlerdeki o sevgiyi isterim. Nebil Özgentürk çok şanslı ama biz de çok şanslıyız böylesine bir kaleme, yapımcıya ve gönül adamına sahip olduğumuz için... İyi pazarlar...
|