Ünlüler mezar taşlarını yazdı
Yazarlar, politikacılar, aktörler öldükten sonra nasıl hatırlanmak istediklerini anlatıyor. Aslında hepsi tek bir şey istiyor; basitlik
Öldüğünüzde mezar taşınıza ne yazılmasını isterseniz? Pazar pazar ne soru ama... İsterseniz şöyle sorayım. Öldükten sonra nasıl hatırlanmak istersiniz? İyi bir eş, başarılı işadamı, aile babası? Nasıl? Amerika'nın en ünlü televizyoncularından Larry King'in son kitabı var elimde. "Remember When I'm Gone (Gittiğimde beni hatırla)". King, şimdiye kadar programına konuk ettiği ünlülere size sorduğum iki soruyu sormuş. Hepsi kendi mezar taşlarının yazılarını kaleme almışlar. Öldükten sonra nasıl hatırlanmak istediklerini anlatmışlar. Listede yok yok. Şarkıcılar, mankenler, ünlü yazarlar, aktörler, politikacılar... Washington'da bir otel lobisindeyim. Karşımda dev ekranda ABD Başkanı Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice konuşuyor. Merakla dinliyorum. Sadece ben değil bütün lobi susmuş adeta. Bir ara Rice'ı sıkıştırıyorlar. "Soruma cevap verin" diyor karşıdaki, "Konuyu başka tarafa çekmeyin." İçin için seviniyorum. "Hadi bakalım" diyorum "Soruya cevap ver! 11 Eylül ile Irak bağlantısı nedir, açıkla." Rice gülümsüyor. Zaten sadece gülümsüyor. Diş yapısından mıdır nedir, sürekli mutlu bir yüz var karşımızda. "İzin verir misiniz?" diye bozuyor karşıdakini, "Soru sordunuz cevaplayayım, ama konuşmama izin verin." Otel lobisinden sesler yükseliyor, alkışlar, Good for you! (aferin!) Canım sıkılıyor, elimdeki kitaba geri dönüyorum. Acaba kalkıp dışarı mı çıksam? Yapamıyorum, gazetecilik içgüdüsü işte. Canlı yayın bitene kadar lobideyim. Bir taraftan mezar taşlarını okuyorum, tabii kulağım televizyonda. Michael Caine, Stephen King, Jack Lemmon ne kadar ilginç şeyler yazmışlar nasıl hatırlanmak istedikleri konusunda. Bir anda hepsinin aslında tek bir şey istediğini fark ediyorum. Basitlik. İnanabiliyor musunuz, bunca ünlü adam, hepsi işlerinde son derece başarılı, şöhretleri dünya çapında, para desen denizde kum misali... Peki ne istiyorlar? Huzur. "Mutluluk geçici" diyor bir tanesi, "Anlık yakalanabilir ama huzur... Huzur size mutlak mutluluğu getirir." Arnold Schwarzenegger mezar taşına "Çok eğlendi" diye yazılsın istiyor. Ne filmleri ne de ünü umurunda. "Kimse hatırlamasa da olur" diye ekliyor.
***
"İnşallah kocama iyi bir eş, çocuklarıma iyi bir anne olmuşumdur." Bir tahminde bulunun bakalım bu cümle kime ait? Claudia Schiffer, yani dünyaca ünlü manken Claudia. Ne podyum, ne dergi kapakları, ne çevirdiği film, ne de pırıltılı ışıklar. Öldükten sonra sadece iyi bir anne ve eş olarak hatırlanmak istiyor. Sayfaları bir bir çeviriyorum. Her yeni isim yeni bir şok. Stephen King diyor ki "Taşıma şöyle yazın; olduğundan daha iyi olmak için hep uğraştı." Jerry Lewis "Hatırlanmak umurumda değil, öldükten sonra ne olacağı beni ilgilendirmez" diyor. Ben okuyorum, televizyonda Rice konuşuyor. Yanımdaki iki Amerikalı ateşli, politik bir tartışmaya girişiyorlar. Biri diyor ki "Irak'a özgürlük götürdük." Öteki onaylıyor ama bir şartı var. "İyi de hep biz mi uğraşacağız en pis işlerle? Niye diğer ülkeler bize destek olmuyor? Niye hep bizim askerimiz ölüyor? Ben Irak konusunda haklı davrandığımızı biliyorum ama diğer ülkeleri de arkamıza almalıydık." Başka bir zaman olsa konuya tam ortadan dalacağım bir nokta bu. Irak, özgürlük, Amerikan askeri, söylenecek o kadar çok söz var ki. Hangi özgürlük? Ama tek kelime söylemiyorum. Elimde Larry King'in kitabı. "Öldükten sonra nasıl hatırlanmak istersiniz?" diye soruyor. Condoleezza Rice gülümsüyor, gülümsedikçe yüzü daha da büyüyor ekranda. Kendimi dışarı atıyorum. Ağaçlar çiçeklenmiş. Kuş sesleri var Washington'da. Kitabımı çantama atıp yürümeye başlıyorum. Hayat ne kadar kısa ve ne kadar çok yapacak şey var. Adımlarımı hızlandırıyorum. Hayatı nereden yakalasak kardır yanımızda. İyi pazarlar.
|