Tarihi konak yenilenip bebek müzesi oldu
Folklorik bebek sanatçısı Sibel Gül, Ürgüp'te eski bir konağı restore ettirip müze haline getirdi. Gül Osmanlı ağırlıklı bebeklerini yurtdışına da taşıyacak
Ürgüp'e bağlı Mustafapaşa (Sinasos) beldesi "Asmalı Konak" dizisinden sonra ilgi odağı haline gelmişti. Öyle ki sadece konağı görmek için bile her gün otobüsler dolusu insan buraya geldi. Folklorik bebek sanatçı Sibel Radiye Gül, beldeyi çok daha önce keşfetmiş hatta keşfetmekle kalmamış buradan eski bir Rum evi satın almış. Gül, restorasyonu yeni biten konağı müze ve pansiyon olarak hizmete açacak. Folklorik bebek çalışmalarına, 1985 yılında Mersin'- de başlayan Gül, Türk süsleme sanatı, ebru ve ahşap boyama gibi konularda aldığı eğitimi bu alanda kullanıyor. Sanatçı, temmuzda Akşehir'deki "Nasrettin Hoca Festivali"ne de katılacak.
* Bu tarihi konak hakkında bilgi verir misiniz? Konağın ilk sahibi bir Rum. Anlatılanlara göre aile reisi Kapalıçarşı'da sarrafmış. Burayı yazın konak olarak kullanıyormuş. Suriye'ye altın almaya giderken de burada kalırmış. Konakta hem yazlık hem kışlık kullanılan odalar var. Yazın daha çok ahşap tavan ve döşemeli odalar, kışın taş kemerli odalar kullanılıyor. Kışlık üç odada şömine var. Odaların tavanları işlemeli. Konağın içinde ayrıca, birbiri içine geçmiş üç bölmeden oluşan bir de şapel vardı, restorasyon sırasında yeniden ortaya çıkardık. Konağın alt katında, geniş bir avlu bulunuyor. Terası ve balkonu ise bütün beldeye hakim. Bir de üst kattaki odaların birisinde tavanın yarım metre altında ufak yuvarlak pencereler var. Bunlar sanki insanın yattığı yerden yıldızları seyretmesi için yapılmış. "Yıldız pencereleri" örneğin bu eve özgü bir ayrıntı. Duvarlara işlenen bazı resimlerdeki değişikliklerden, konağın 1891'de restorasyondan geçtiğini tahmin ediyorum. Giriş salonunda, sağlı sollu Rumca yazılar gördük. Şapelin kapısındaysa, konağın sahibina ait bir yazı, imzası var. Tarihi ise 1924.
* Bölgedeki yapıların genel özellikleri nedir? Evler, genellikle iki katlı, yüksek tavanlı, bahçeli. Ayrıca hemen hemen her evin avlusu, kileri ve tandırı var. Daha büyük konaklar tek bir bahçe içinde birkaç yapıdan oluşmakta. Bu yapılar içine şapeller de dahil. Genel olarak, alt katta birkaç oda, muftak ve bazılarında şırahane bulunurken üst katta salona açılan odalar var. Benim konağım da dahil genelde iç mekanlarda, duvarlarda oymalar, kabartmalar, süslemeler, resimler bulunuyor. Resimler, kapılar ve dolaplar kök boyasıyla renklendirilmiş.
* Neden başkasını değil de bu konağı satın aldınız? Müzeyi nasıl şekillendireceksiniz? Müzeye çevirebileceğim tarihi bir yapı arıyordum, o yüzden burasını seçtim. Aslında bu tarihi konak kendi başına bir müze. Ergenekon'dan bu yana Türk dünyasından Osmanlı ağırlıklı olarak kompozisyonlar hazırladım. Konağın üst kattaki üç odasında bu kompozisyonların sergilendiği daimi folklorik bebek sergisi olacak. Evin altındaki kayalardan oyma odalar ise geçici sergilere açık olacak. Odalardan birisinde, eski kıyafetler, bir diğerinde dünyanın değişik yerlerinden folklorik bebekler sergilenecek. Konakta, kütüphanenin yanı sıra on beş yataklı bir pansiyon da hizmete açılacak.
* Bundan sonraki hedefiniz ne? Folklorik bebekler üç boyutlu olduğu için yazılardan, sözden daha etkiyici ve daha kalıcı. Bugüne kadar katıldığım sempozyumlarda bilimadamları bu konuda bana hak verdiler. Bebeklerin kendileri dışında, kıyafetlerini ve aksesuarlarını diğer parçalarını orijinaline sadık kalarak hazırlıyorum.
|