Emlakbank olayı
Türkiye yıllardır hortumu tartışıyor. Özel banka sahipleri tutuklanıp yargı önüne çıkarılıyor. Ama bir konu özenle gözlerden kaçırılıyor adeta. O da kamu bankalarının durumu. Emlakbank'ın durumunu ele alalım mesela. Bu bankayla iş yapan üç müteahhit sonuçta banka sahibi oldu. Mustafa Süzer Kentbank, Ali Balkaner Yurtbank ve Ceylanlar Bank Kapital. Bu üç bankaya da çeşitli tarihlerde BDDK tarafından el konuldu. Danıştay sonradan Kentbank'a el konulmasını yanlış buldu. Ancak bu durum Süzer'in bir dönem Emlakbank'ın en büyük müteahhitlerinden biri olduğu ve sonradan bankacılığa soyunduğu gerçeğini değiştirmiyor elbette. Türkiye, Emlakbank'ı hiç tartışmadı, hiç sorgulamadı. Bu bankanın yöneticileri rüşvet iddiaları, kurşunlamalar, yolsuzluk suçlamalarıyla birlikte anılır oldu. Ayrı ayrı yöneticiler için suç duyuruları yapıldı ama bu banka bir bütün olarak hiç ele alınmadı. Dönemin Devlet Bakanı Kemal Derviş'in 2001 Mayıs ayında verdiği bilgiye göre, Emlak Bankası'nın verdiği her 100 liralık kredinin 47 lirası battı. Türkiye bugün gerçekten geçmişiyle hesaplaşmak istiyorsa, bu işe Emlakbank'tan başlamalıdır. Emlakbank, Türkiye'deki siyaset-sermaye ilişkisinin en çarpıcı örneğini ortaya çıkaracaktır. Bu bankanın bankacılık işlemleri kadar konut işlemleri de vardı. Burada hep belli bir grup müteahhitle çok özel koşullarda çalışıldı. Bu konutların hangi koşullarda yapılıp hangi koşullarda satıldığı gündeme çok az getirildi. Konut projeleri medya reklamlarıyla pompalandığından medya bu konuların çok fazla üzerine gitmedi. Meclis Türkiye'de bir dönemi gerçekten aydınlatmak, bir dönemin kirli yüzünü açığa çıkarmak istiyorsa, Emlakbank konusunu ayrı bir dosya olarak ele almalıdır. Emlakbank kendi başına özel soruşturma komisyonu konusu olmalıdır. Dokunulmazlıklar konusunda ısrarla bastıran CHP veya yolsuzlukların üstüne kararlılıkla gideceğini söyleyen AKP'nin burada bir öncülük yapmasını beklemek en doğal hakkımızdır. Çünkü Emlakbank olayı özenle kapatılmış, her şey yapanın yanına kâr kalmıştır. Türkiye önünde yeni bir dönem açmak istiyorsa, önce kamudan başlamalıdır. Batık bankacıların villaları, tekneleri, arabaları sürekli gündeme geliyor. Batık kamu bankalarının yöneticilerinin durumu ise hiç sorgulanmıyor bu ülkede. Bu durum adalet duygusunu gerçekten yaralıyor. Yolsuzluklar konusunda hassasiyetini bildiğimiz Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in kamu bankalarındaki olaylara bakışını biliyoruz. VIP'e giren batık bankacıları gündem konusu yapan Sayın Çiçek'in VIP'e giren eski kamu bankacılarını da aynı şekilde sorgulamasını bekliyoruz. Türkiye'nin yakın tarihi Emlakbank'ta gizlidir. Bu dosyalar açılmadan, bu hesaplar sorulmadan yolsuzlukla yapılan bütün mücadele makyajdan ibaret kalır. Meclis'ten beklenen soruşturma izni verilmediği için Yüce Divan kararları çıkarmak değil, 1980'lerin ortalarından itibaren başta Emlakbank olmak üzere kamu bankalarında dönen dolapları ortaya çıkarmak olmalıdır.
|