| |
|
|
Dünyada inanmam!
Haberi duydunuz mu? Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 'esprili' ve 'hazırcevap' bir insanmış. "Bu da nereden çıktı" diye mırıldandığınızı duyar gibiyim. Efendim yedek subaylığı sırasında bir hocası "Sen Sezar'ın nesi oluyorsun" diye şaka yapmış. O da anında "Babam bir ara Roma'ya uğramıştı" demiş. Ankara Polatlı Topçu Okulu'nda arkadaşları da bunu 'esprili' ve 'hazırcevap' olmasının bir göstergesi sayarak dönem yıllığına kaydetmişler. Bana sorarsanız: Son derece sıradan bir espriye verilmiş sıradan bir cevap bu. Ayrıca... Belli ki arkadaşları ancak bunu hatırlayabilmiş. Gerçekten esprili ve hazırcevap bir insan olsaydı kim bilir neler neler yazarlardı, ne örnekler verirlerdi. Şunu da söyleyeyim: İçine kapanık kimi insanların belli bir yaştan sonra 'açıldığı' görülmüştür. Mesela 'Neredesin Firuze'nin yönetmeni Ezel Akay'ın böyle bir tip olduğu anlatılırdı. Ama bir süre ABD'de kaldıktan sonra 'ipi koparmıştı'. Ben tanıdığımda (üniversite dönemi) Cem Yılmaz'dan farkı yoktu. Bir gece evine gitmiştik. Gülmekten karın kaslarımız ağrımıştı! Ama tersine hiç şahit olmadım. Yani 'esprili' ve 'hazırcevap' bir kişinin... Hele hele karakteri oturduktan sonra... 'Kapandığı', dilsel becerisini yitirdiği pek görülmemiştir. (Büyük bir ruhsal darbe yiyenler hariç.) Bugün Türkiye'nin önemli meseleleri hakkında yöneltilen sorulara, sert bir ifadeyle, "Hayır fikrimi söylemeyeceğim... Her soruya cevap vermek zorunda değilim" diyen Sezer'in... Bir vakitler 'esprili' ve 'hazırcevap' olduğuna dünyada hiçbir güç beni inandıramaz!
|