|
|
|
|
|
|
Erenköy'de huzurlu bir bahçe
Ethemefendi 36, Erenköy'deki aynı addaki caddede. İster antikalarla süslü köşkte isterseniz asırlık ağaçların gölgesinde keyifle yemek yiyebileceğiniz hoş bir mekan
İstanbul'un Kadıköy yakasını bilenler Erenköy'de Ethemefendi Caddesi'nin yer aldığı kesimde 19. yüzyıl ortalarında göz alabildiğine şaraplık Cabernet Sauvignon bağlarının bulunduğunu kolay kolay hayal edemezler. Zira 20. yüzyıl gelmeden o bağlar yerini köşklere, konaklara bırakmış, geniş bahçeler içine kurulu o güzelim ahşap köşkler ise 1960'lardan itibaren birbirinin burnuna sokulmuş dev apartmanlara dönüşmüş. Ancak Ethemefendi Caddesi'nde 36 kapı numaralı bahçe içinde yaklaşık 120 yıllık, Mehmet Ali Paşa'nın yaptırdığı biblo gibi bir köşk var.
Zamanında bahçesinde müzik ziyafetleri verilirmiş. Ancak zaman içinde köşk giderek bakımsızlaşmış. On yıl kadar önce sanatevi olarak onarılmaya başlanan bina bir kez daha el değiştirdikten sonra özel bir restorasyon çalışması geçirdi ve tekrar İstanbul'a kazandırıldı. Sahipleri köşkü ve 120 yıllık kestane ağaçlarının bulunduğu bahçenin bir bölümünü restoran haline getirdiler. "Ethemefendi 36"nın kısa geçmişi böyle.
SULTANIN TERCİHİ Köşkün iki katı restoran olarak kullanılıyor. Restorasyon sırasında esaslı bir kalorifer ve klima sistemi yapılmış. Duvarlardaki antika aplikler ve orijinal tablolar, nişlere yerleştirilmiş antika biblo ve saatlerle çok özel ve şık bir mekan. Ama asıl keyifli yeri, kentin yoğun trafiğinden ve gürültüsünden sizi soyutlayan yemyeşil bahçesi. Burada özellikle hafta sonları hayat sabah kahvaltısıyla başlıyor, öğle yemeği, ikindi çayı akşamüstü aperatifinin ardından akşam yemeğiyle noktalanıyor. Tabii bunların hepsinin ayrı menüleri var. Bu bahçenin, bu yaz da Anadolu yakasının en keyifli bahçe restoranlarından biri olacağını söylemek için kahin olmak gerekmez.
Pazartesi dışında her gün servis verilen Ethemefendi 36'da menü oldukça sade ve büyük ölçüde klasik. Porsiyonlar ise bol. Salatalar, günün modasına uygun biçimde biraz daha zengin tutulmuş. Dört peynirlisi ve karidesli, ahtapotlusu çok lezzetli. Menünün "Başlangıçlar" bölümünde "rakı ile randevu" başlığı altında karışık mezeler ve peynir tabağı öne çıkan seçeneklerden. Et ve tavuk yemekleri içinde "sultanın tercihi" adlı yemeğin siyah ve yeşil zeytinli, mantarlı domates sos üzerinde sunulan bonfile olduğunu, "konak kebabının" ise karışık etlerle yapılmış ve kapaklı sahan içinde sunulan bir tür yoğurtlu kebap olduğunu öğreniyorsunuz.
Çeşitli ızgara et ve tavuk yemeklerinin yanı sıra çoban kavurma ve piliç pane bu bölümde dikkati çeken yemekler. Ethemefendi 36'nın menüsündeki "Denizden" bölümü, ızgara ve tava balıkların yanı sıra kalamar dolması, karidesli biberli salata, levrekten yapılmış ızgara köfte, levrek kavurma gibi değişik spesiyaliteler içeriyor. Tatlı olarak sakızlı muhallebi dışında seçeneklerin büyük bölümü dondurma esaslı. Bunlar arasında "karamelita" tam bir kalori bombası. Karamelli dondurmanın üzerine bol erimiş koyu karamel dökülüyor, krokan, tuzsuz Antep fıstığı, badem serpilerek servis ediliyor. Anadolu yakasının klasikleşmeye başlayan bu restoranında şarap menüsü Kavaklıdere ve Doluca'nın ürünlerinden oluşuyor. Gerek yemeklerin, gerekse şarapların fiyatları oldukça makul.
Ayrıca çok zengin çeşitlerden oluşan ve kolay kolay bitirilemeyen uygun fiyatlı bir de fiks menüsü var. Ben bu restoranın gerek kapalı kısmına, gerekse bahçesine çeşitli kereler gidip yemek yedim. Yemekleri lezzetli, servis güleryüzlü. Her seferinde hanımların grup halinde ya da tek başlarına burada yemek yediklerini gözledim. Zaten restoranın sahibi de Mihrişah Suerdaş adlı bir hanım. Havaların ısınmaya başladığı bugünlerden itibaren Ethemefendi 36'nın özellikle bahçesi, Anadolu yakasında oturanların sakin ve huzur içinde rahat bir soluk alabilecekleri, fanteziye kaçmadan düzgün bir yemek yiyebilecekleri, hakiki anlamda bir "aile restoranı".
Deniz Erbil
|
|
|
|
|
|
|
|
|