| |
Kadınlar Cehennemi
Dünkü Radikal gazetesinde, kırsal kesimde yaşayan kadınlarla ilgili Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yeni yayınladığı bir araştırmanın özeti vardı... Kırsal kesimde yaşayan 2 milyon 620 bin kadının okuma-yazma bilmediğini, okur-yazar olup da ilkokulu bitirmeyen 531 bin kadın bulunduğunu, ilkokulu bitirenlerin sayısının 5 milyon 190 bin, orta dereceli okullardan mezun sayısının 975 bin, yüksek okul ya da üniversite mezunu olanlarında sadece 159 bin olduğunu bu araştırmadan öğreniyorduk... Henüz kadınlarını eğitemeyen bir toplum olduğumuz gün gibi aşikar. İran'da bile kız çocuklarının okullaşma oranı Türkiye'den daha fazla...
*** Hafta içinde Sabah gazetesine manşet olan Af Örgütü Raporu, kadınlarımızı sadece eğitimsiz bırakmayıp bir de onlara akıl almaz ölçülerde eziyet ettiğimizi gösteriyordu. Acil yardım hattını arayan kadınların yüzde 57'sini fiziksel şiddete, yüzde 46.9'unu cinsel şiddete, yüzde 14.6'sını enseste, yüzde 8.6'sını tecavüze maruz kalanlar oluşturuyormuş... Bir de Acil Yardım Hattı'nı arayamayanları düşünün... Üstelik kadına karşı şiddet her düzeyde kendini göstermekte... Ankara'da gecekondularda yaşayan kadınların neredeyse tamamı kocalarının saldırısına uğruyormuş... Aynı şiddeti orta ve yüksek gelir grubundaki kadınlar da görüyor...Oranı yüzde 71... Do- ğu ve Güneydoğu'da kadınların neredeyse yarısının evlendirilirken rızası alınmıyormuş...
*** Şiddet dışında da akıl almaz bir eşitsizlik var... Kadını okutmayınca, eşitlik imkanı elinden zaten alınmış oluyor... Erkekler kadınlardan daha fazla maaş alıyor... Mal, mülk ve arazilerin yüzde 92'si erkeklerin egemenliğinde. 550 milletvekilli parlamentoda kadın sayısı sadece 24...
*** Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Araştırmacısı Christina Curry raporda bu inanılmaz şiddeti şöyle yorumluyor: "Gelenek, hemen her zaman hayatlarını nasıl sürdüreceklerine karar verme cüretinde bulunan kadınlara yönelik vahşetin bir bahanesi haline gelmektedir. Şiddetin önde gelen nedeni, kadınların hayatın her alanında erkeklerle eşit olmasını yadsıyacak ayrımcılıktır." Rapor, "aile içinde barışı sağlamak" gerekçesiyle devletin kadın şikayetlerini de yeterince ciddiye almamasından yakınıyor...
*** Kadın kendi bireyselliğini savunduğu an dayaktan cinayete uzanan çok geniş bir çilenin kucağına atılmış oluyor... Erkekler kendi aralarında eşitlik istiyor ama aynı talep kadınlardan gelince canavarlık artıyor... Müthiş bir cehaletin girdabında ömür tüketen kadınların da bu eşitsizliği gidermesi, buna karşı örgütlenmesi kolay olmuyor...
*** Erkekler dünyasında güçlüler birbirini ezerken, güçsüz olan erkek bile kadını gözüne kestiriyor... Neyse ki, küreselleşme ve AB süreci toplumların saydamlaşmasını hızlandırmakta... Eskiden bu durum raporlarla tespit edilmez, kadına karşı şiddet rezaleti aynalara yansımazdı... Şimdi Türkiye kendi kendini tanıyor... Ne olup olmadığını görüyor...
*** Bu tablonun en garip yanlarından biri de erkeğin şizofrenik ikilemi... Bir yandan erkekler için "kadınsız" yaşam büyük bir özleme ve acıya dönüyor, öte yandan "kadına" inanılmaz bir eziyet yapılıyor... Bir tür "kadınlar cehennemi" olan ülkemizde kadına uygulanan şiddeti günlük hayatın içinde görürken, kadına duyulan özleme de şiirlerde rastlıyoruz. "Zalim" erkekler aleminin bir yanının kadını nasıl özlediğini de Ziya Osman Saba kendine özgü naif sesiyle şöyle dile getiriyor:
"Beni hatırladıkça Ara sıra gönlümü al Sokakta görünce, gülümse Yanıma yaklaş, Az elin elimde kal. Evine misafir geleyim, Kahvemi sen pişir. Taze doldurulmuş sürahiden Bir bardak su ver Yetişir..."
|