İletişim pazarı için 'Tünel' hikayesi
Türkiye'nin yabancı sermaye ile yaşadığı problemler günümüzle sınırlı değil. Tarih olarak Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzandığı, hatta Osmanlı'da yaşanan bazı sıkıntıların Avrupa'da derslere konu olduğunu ise geçen hafta bir akşam yemeğinde Aycell Genel Müdürü Cahit Paksoy'dan öğrendik. Paksoy, Avrupa'da üniversite eğitimini sürdürürken yabancı sermayenin ülkelerdeki seyrini anlatan bir hoca, örnek olarak Osmanlı döneminde Fransız'a yaptırılan Tünel'i anlatmış. Paksoy'dan yıllar sonra aynen aktarıyoruz. Önce tarihi arka plan; 1870'lerde Karaköy'den Pera'ya çıkışta yegane güzergah olan dik ve dar yokuşlu 'Yüksek Kaldırım' günde yaklaşık 40 bin kişiyi ağırlıyormuş. Bu sirkülasyon, iner çıkar bir tür asansör yapma fikrini ortaya çıkarmış. Eugene Henri Gavand isimli bir Fransız, 8 Mayıs 1871'de "Galata-Beyoğlu arası İstanbul Şehir Demiryolu" isimli bir İngiliz şirketi kurmuş. 3.5 yıllık inşa aşamasından sonra 5 Aralık 1874 tarihinde 'Tünel' hizmete girmiş. Londra ve New York'tan sonra en eski 3. yer altı metrosu unvanını almış. Sonrası için dikkat buyurun lütfen Osmanlı İdaresi, (bugünün bürokratlarına tekabül ediyor) 'Tüneli' yap-işlete benzer modelle yapan Fransız'a yolcu başına alacağı ücreti ekmek fiyatına endekslenmiş. Ekmeğe zam yapıldıkça, 'Tünel' bilet fiyatlarına da yansıtılacağı sözü verilmiş. Ancak, farz-ı muhal ( o dönemin rakamlarını bilmediğimden) başlangıçta bir ekmek bir kuruş, bir bilet de bir kuruş iken, aradan birkaç yıl geçtikten sonra ekmek 5 kuruşa yükselmesine rağmen, bilet ücretinde Osmanlı idaresi bir değişiklik yapmamış. Amaç; Hazır ürün haline gelen 'Tünel'i devralmak, bunun için de Fransız'ı bu yöntemle ülkeden kaçırıp 'Tünel'e konmak. Osmanlı'da bu mantığı güdenlerin kapısını bir gün Fransız çalıyor ve 'Ya 'Tünel' ücretine zam yapın, ya da masraflarımı verin, alın kendiniz işletin' teklifini getiriyor. Yani maksat hasıl oluyor. Fakat, öyle kapandan bir celsede kurtuluş yok. Fransız'ın 100 lira harcayarak işletmeye açtığı 'Tünel'e Osmanlı'daki uyanıklar 50 lira teklif ediyor. Fransız ne kadar uğraşsa da yaptığı harcamanın bedelini alamadan, 'Tüneli' ve ülkeyi terk ediyor. Aycell ile işbirliği yapan Aria'nın Türkiye tarihinde, bir defa da en büyük yabancı sermaye girişini yaparak (3 milyar dolar ve KDV'si var) adım attığı cep telefonu (GSM operatörlüğü) pazarında yaşadığı rezillikleri hep beraber gördük. Aria'nın yaşadığı sıkıntıları ve cepçiler piyasasındaki manzarayı sormam üzerine Paksoy, derslere konu olan bu hikayeyi anlattı. Bugün özelleştirmede de, yabancı sermayenin Türkiye'ye girişinde de benzeri sıkıntılar söz konusu. Ciddi bir şekilde petrol aranmamışsa nedenleri arasında yine bunları görmek lazım. Baku-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın yapımına imza attıktan sonra BP'nin Karadeniz'de petrol aramasını da ben bu gerekçelere bağlıyorum. Paksoy'la iletişim pazarı üzerine çok şey konuştuk, ancak bu hikaye onları bir başka yazıya erteledi.
|