Bir aktörün ölümü
Ronald Reagan Amerika'nın son dönemdeki en karizmatik liderlerinden biriydi. Sicilinde Amerika adına başarılar kadar utanç sayfaları da yer aldı.
Ronald Reagan Amerikan Başkanlığı'na seçilen en yaşlı isimdi. 69 yaşında başkan olmuş, 77 yaşında koltuğu bırakmıştı. Amerika'nın Vietnam Savaşı, Watergate Skandalı, İran İslam Devrimi ve rehine krizi ile sarsıldığı, kendine güvenini yitirdiği bir dönemde başkan oldu. Söz verdiği gibi ülkesini dünyanın tartışmasız tek süper gücü yapacak adımları attı, kendine güvenini sağladı. Amerika'nın son dönemdeki en karizmatik liderlerinden biriydi. Sicilinde Amerika adına başarılar kadar utanç sayfaları da yer aldı. İran-kontra skandalı onun döneminde patlak verdi. Amerika'nın resmen tanımadığı İran'a gizlice silah sattığı, buradan elde ettiği parayı da Sandinistalar'a karşı mücadele eden isyancılara gönderdiği ortaya çıkınca Amerika sarsıldı. Ama o gerçek bir oyuncuydu. Televizyonu en iyi kullanan Amerikan Başkanı belki de oydu. Ekrana çıkıp milyonların gönlünü fethetmesini çok iyi biliyordu. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1911'de Illinois'de doğan Ronald Reagan, binbir güçlük içinde geçen bir yaşam sürmesine rağmen, iyimserliğini ve geleceğe inancını hiç kaybetmemiş biriydi. Zor koşullar altında ayakta kalmasını biliyordu, dostlarına ihanet pahasına olsa bile... 1947'de Temsilciler Meclisi'nin Amerikancı Olmayan Faaliyetler Komitesi'nin önünde sinema endüstrisini etkileyen "Komünist" sanatçıların ismini vermeyi reddetmişti. Ancak, daha sonra yapılan araştırmalar Reagan'ın bu bilgiyi FBI'ya gizlice verdiğini ortaya çıkarmıştı. Amerika'yı güçlendirme, demokrasiyi geliştirme mücadelesi verdiğini söylerken, Güney ve Orta Amerika'da insan hakları ihlallerini adeta destekleyen bir politika izledi. Bush tarafından Irak'a büyükelçi olarak atanan John Dimitri Negroponte, (Yeni dönemde Iraklılar Saddam'ı mumla arayacak hale gelebilir) onun Honduras Büyükelçisi'ydi. O dönem Honduras'ta işkencenin, yargısız infazların kol gezdiği bir dönemdi. Reagan, bu ihlalleri Amerikan Elçiliği'nin de yönlendirmesiyle gerçekleştiren ülkenin faşist lideri General Gustavo Alvarez Martinez'e demokrasinin gelişmesine yaptığı katkılardan dolayı Fazilet Madalyası vermişti. Negroponte'nin de yargısız infazlardan bilgisi olduğu ortaya çıkmıştı. Yine de Amerikan halkı onu çok sevdi. Başını hafif yana yatırması, tatlı tatlı gülümsemesiyle halkının sevgilisi oldu. Hakkındaki hiçbir suçlama üzerinde kalmadığı için "Teflon Başkan" adı bile takıldı. 1994'te Alzheimer hastalığına yakalanıp kamu yaşamından tamamen geri çekildi. Hastalığını kamuoyuna kendi elyazısıyla kaleme aldığı bir mektupla duyurdu: "Şimdi yaşamımın günbatımı olacak bir yolculuğa çıkıyorum. Amerika için her zaman parlak bir şafak olacağını biliyorum." Amerikan Rüyası'nın tipik bir örneğiydi. Bush ve Kennedy gibi seçkin bir aileden gelmiyordu. Yaşamı zorluklar içinde geçmişti, yokluk yoksulluk görmüştü ama 69 yaşında Amerika'nın 40'ncı başkanı olmaya başarmıştı. Karşısında yıllarca mücadele verdiği ve "Şeytan İmpatorluğu" dediği Sovyetler Birliği'nin çöküşünü, Utanç Duvarı'nın yıkılışını gördü. İnsan hakları hiç umrunda olmasa bile ülkesinin daha yaşanılır bir yer olması için çalıştı. Los Angeles'teki evinde öldüğünde 93 yaşındaydı. Bu da ona Amerika'nın en uzun yaşayan başkanı unvanını kazandırdı.
|