Piyasanın hazineden beklediği açıklama dün geldi. Hazine 16 Haziran'da itfa olacak ve piyasada "takas kağıtları" olarak bilinen dövize endeksli kağıtları bir yıl vadeli döviz cinsi kağıtlarla değiştirmek için ihale açtı. Konuyu izleyenler bilir 16 Hazirandaki itfa döviz kurundaki son yükselmenin nedenlerinden biri olarak gösteriliyordu. Haziran ortasında vadesi dolduğunda Hazine bankalara Türk Lirası ödeyecek ve bankalar da açık pozisyonlarını kapatmak için döviz alacaklardı. Şimdi ise Hazine, bankalara döviz cinsi kağıt vereceği için bankaların pozisyon kapatmak amacıyla piyasadan döviz toplamalarına gerek kalmayacak, böylece döviz bu itfa nedeniyle dalgalanmayacak. Dün görüştüğüm bankacılar, Hazine'nin değişim ihalesine bankalardan ilgi olacağını söylüyorlar. 16 Haziran'da vadesi dolacak olan toplam 2.2 milyar dolarlık dövize endeksli kağıdın en az yarısı gelecek haftaki değişim ihalesinde döviz cinsi kağıtlarla değiştirilir. Böylece kurlar üzerindeki takas kağıdı baskısı ciddi ölçüde rahatlamış olur. Geri kalan kısım, yani ihaleye ilgi göstermeyenlerin yaratacağı bir döviz talebi olur mu? Muhtemelen olmaz çünkü böyle bir değişime yanaşmadıklarına göre bunların "ya bir pozisyon sorunları yok ya da bu sorunu şu ana kadar çözmüşlerdir" diye düşünebiliriz. Sonuçta bu ihale Merkez Bankası'nın geçen haftaki manevraları ile bir ölçüde rahatlayan bankaları ve piyasaları daha da rahatlatır. Peki kurlar Hazine'nin bu açıklamasının ardından hemen gevşer mi? Hayır, gevşemeyebilir. Çünkü kurları yukarı iten tek neden takas kağıtları değil. Sık sık yazıyoruz "yatırımcıları tedirgin eden bir sürü iç ve dış faktör var" diye. Dış faktörleri biliyoruz. Örneğin petrol fiyatları. Bizi doğrudan etkiliyor. OECD'ye göre petrolün varil fiyatındaki her beş dolarlık artış bizim gibi OECD üyesi ülkelerdeki enflasyonu yüzde 0.2 artırıyor, milli gelir artış hızını ise yüzde 0.2 düşürüyor. Petrol fiyat artışının olumsuz etkisinin OECD'nin tahmin ettiğinden daha da yüksek olacağını söyleyenler de var . Öyle ya da böyle, sonuçta petrol fiyat artışlarının Türkiye ekonomisi üzerinde olumsuz etkisinin yaşanması kaçınılmaz. Bir diğer dış faktör olan ABD faiz artışı beklentisinin etkisi ise önemli ölçüde hissedildi. Türkiye'den çıkacak paranın önemli bir bölümü çıktı. Bundan sonra ABD faiz artışı nedeniyle biraz daha çıkış olsa bile bu çok yüklü boyutta olmayabilir. Bence şu anda bulunduğumuz noktada kurları ve faizleri yukarı itebilecek faktörler arasında en etkilisi YÖK yasasıdır. Hiç kimse sürecin sonunun nereye varacağını net olarak göremiyor. Olay her an bir kriz boyutunu alabilir. Almasa bile bu süreçteki her gelişme (Örneğin Cumhurbaşkanı Sezer'in yasayı Meclis'e geri göndermesi, Meclis'in hiçbir değişiklik yapmadan yasayı tekrar geçirmesi, Sezer'in Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi, mahkemenin iptali ve Genelkurmay'dan gelecek her türlü işaret) kurları ve faizleri oynatacak, piyasaya şok verecektir. Piyasanın henüz fiyatlara tam olarak yansıtmadığı YÖK yasasıyla ilgili belirsizlik giderilmeden piyasaların rahat bir soluk alması çok zor.