Futbola akan kaynağa yazık
Bizde futbolun yeri ayrıdır. Ata sporumuz olmasa da en azından baba sporumuzdur. Politikacılar da halkın kalbine giden yolun şehir stadyumundan geçtiğinin farkındadır. Onun için futbola hep ilgi duymuşlardır. Manzarayı şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Anadolu'ya giden politikacı 25 bin nüfuslu şehrin en büyük meydanında toplanan kalabalığa seslenir, "Takımınızı birinci lige çıkaracağız. Şehrinize 50 bin kişilik stadyum yapacağız" diye. Emin olun bu vaat her zaman iş yapar. Ne kadar doğru bilmiyorum ama belki de tenis topundan başka top tanımamış bir başbakanımızın Anadolu gezisinde halka, "Takımınızı birinci lige çıkarayım mı?" diye sorduğu anlatılır. Oysa takım zaten birinci ligdedir. Yıllar önce Trabzon'a giden Turgut Özal, Trabzonspor'un antrenman sahasının açılışını yaparken üst üste başarısız sezonlar geçiren takımın tekrar eski günlerine dönebilmesi için iyi bir antrenör vaat etmişti. Abdurrahman Yıldırım'dan dinlemiştim, "Trabzonspor'un futbolda yarattığı Anadolu yıldızı efsanesi aslında şehrin sosyal ve kültürel hayatı için ciddi bir darbe oldu" diye. Trabzon'un futbol çılgınlığına kapılmadan önce sosyal ve kültürel yönden canlı bir şehir olduğunu anlatan Abdurrahman, daha sonra kaynakların ve çabanın futbol kulübüne aktığını ve diğer alanların hızla zayıfladığını söyler. Sivasspor'a yardım Aslında bu durum Anadolu'daki çoğu şehrin kaderidir. İşadamları, belediyeler ve esnaf futbol kulübüne yardım için yarışırken, tiyatrolar, dernekler ve sinemalar birer birer kapandı, şehrin kültür hayatı sona erdi, kimse farkına bile varmadı. Düşünün, İMKB bile, ne alakaysa, Sivasspor'a para yardımı yapıyor. Alakayı da söyleyelim, SPK'nın dolayısıyla İMKB'nin ilgili olduğu bakan Abdüllatif Şener Sivas milletvekili. Sonuçta gelinen nokta belli. Futbol diğer branşların ölmesi pahasına desteklendi, Türk futbolu belli bir seviyeye geldi, dünya üçüncüsü oldu. Oldu da ne oldu? Futbol bugün şiddetin, şikenin, yeraltının gölgesinde. Şaibe içinde. Hovardaca transferlerle parayı tüketen kulüpler ağlıyor "devlet yardım elini uzatsın" diye. Büyük hata olur. Devlet futbola kaynak aktarmak yerine ihmal edilmiş diğer spor alanlarına, sanata ve kültüre para aktarsın. Deniyor ki, "Futbola aktarılan kaynaklar ülkeye tanıtım ve futbolcu ihracı olarak geri dönecek." Yalan, döndüğü falan yok... Eğer futbolcuların başarısı ülkelerin imajını değiştirebilseydi, yıllarca futbolda başarıdan başarıya koşan, Avrupa'nın en iyi takımlarına onlarca futbolcu satan Nijerya'nın itibarı bu kadar düşük olmazdı. Siz hiç Avrupa kulüplerinde top oynayan Ganalılardan, Kamerunlulardan etkilenip de "Bu yılki tatilimi Gana'da ya da Kamerun'da geçireyim" diyen bir Avrupalı duydunuz mu? Ya da dışarıya futbolcu satarak ödemeler dengesini düzelten bir ülkeyi. Milan'ın yıldızı Shevchenko nedeniyle Ukrayna'ya turist mi yağdı? Türk turizmine milli takımının dünya üçüncülüğü ile Sertab Erener'in Eurovision birinciliğinin katkısını şöyle bir karşılaştırın. Hangisi daha etkiliydi... Futbola yeterince kaynak aktarıldı, destek verildi. Sağcısı da, solcusu da, askeri de sivili de hep futbolu kolladı. Anlaşılmaz ilişkiler içine giren, küfre ve şiddete zemin hazırlayan, şikeyi ortadan kaldırmamakta ısrar eden futbol dünyası ise bu ilgiye layık olmadığını gösterdi.
|