| |
|
|
Tanrıların tahtı Mezopotamya!..
Ucu bucağı bilinmez dereler, tepeler, bonkör ovalar, bakir sazlıklar, meşelikler, sarp kayalar, yalçın yamaçlar ve hala keşfedilmemiş tılsımlı köşeleriyle doğanın anaç coğrafya parçasıdır Mezopotamya. Tanrılar ve tanrıçaların tahtı, güller ve akrepler diyarıdır bir de. Ve bu coğrafyanın yüzyıllar içinde yetiştirdiği nice evrensel değerden biri bu toprakların ve Diyarıbekir'in has ve yiğit evladı ozan Ahmed Arif. Ahmed Arif'siz 12 yıl Dün on iki yıl bitti bu büyük ozanı yitireli. O, "Hasretinden Prangalar Eskittiği" sevdalısına kavuşmuştu ama ona sevdalı olan bunca kişi ne yazık ki bir daha dünya gözüyle göremeyecek dev şairi. Ama ne gam? Eserleriyle nasıl olsa yüreklerde belleklerde yaşıyor. Yaşatılıyor Ahmed Arif. Festivalin onu anmaya adanan bölümünde dizeleri ağızdan ağza geçirilip okunuyor alkışa coşkuya savruluyor yaman hallerde. Zulamdaki mahzun resim!.. Genç bir üniversiteli mesela: "Bu namustur künyemize kazınmış, bu da sabır ağulardan süzülmüş" diyor ve gök gürültüsü gibi patlıyor alkışlar. Sonra bir genç kız güçlü sesiyle haykırıyor bir başka dizesini Ahmed Arif'in. Diyor ki: "Haberin var mı dört duvar. Demir kapı kör pencere. Yastığım ranzam zincirim. Uğruna ölümlere gidip geldiğim. Zulamdaki mahzun resim haberin var mı?.." Evinde oyun kurulacak Edebiyat tutkunu gençlerin Ahmed Arif üzerine bir de projesi var. Kaldığım Demir Otel'e gelip anlattılar, heyecanlandım. Değerli şairin evini müze haline getirip onun şiirlerinden oluşan tek kişilik bir oyun kurgulamışlar. Bunun için de Genco Erkal'a teklif götürmeye karar vermişler. Çok da hoş olur!.. Diyorlar ki, "Genco usta yıllar önce Kerem Gibi'yi oynayarak Nazım Hikmet'i kendi şiirleriyle anlatmıştı bize. Şimdi sıra Ahmed Arif'in. Sevgili Genco Erkal bu projede bize destek verirse çok mutlu olacağız." Elçiye zeval olmaz kabilinden ben şimdiden iletiyorum Genco ağabeyime. Çok da hoş olur değil mi dostlar?..
|