| |
Koyunun sevmediği ot üzerine!..
Nebil Özgentürk çelebi adamdır. Farfarayı, şatafatı, tantanayı sevmez. El alem tek yumurtasına kırk defa gıdaklarken o, bunca üretimine rağmen; mütevazı, gösteriden ve gösterişten uzak, yalınkat yaşar öz keyfini...
Geceyi dinle!.. Lakin 'koyunun sevmediği ot burnunun dibinde biter' hesabı ben bitiverdim önceki 'gecesinde' Nebil'e koyun, kendime de ot dediğimi sanmayın haa! Durumu sarihçe anlatan bir mesel olaraktan dedim onu. Niye böyle söylediğime gelince anlatayım dinleyin: Nebil Kardeş Malum, Anadolu'da "beşi bi yerde" mevzuu makbul mevzudur. Takı takarken, hediye seçerken, armağan sunulurken beşi bi yerde altını takarsan en kıymatlı bi şeydir bu. İşte o değerde bir hediye sundu bize Nebil kardeşim. Hepimizin boynuna beşi bi yerde takar gibi 5 kitabını aynı anda yayınlayıp, sevindirdi bizi. Balıkçıl sohbet Alfa Yayınları'ndan "Bir Yudum İnsan Yolculukları" adıyla gelen bu hoş sunuşun coşkusunu da yakın dostlarıyla bir araya gelip, sohbet muhabbet kurarak yaşamak istedi. Valikonağı'nda Balıkçı Sertan'ın mekanında topladı hepimizi. Rafine bir gece. İçi sımsıcak, tatlı, dışarıya tamamen kapalı... Arif Sağ kızmış... * Gelin şimdi geceden birkaç tüyo vereyim: Arif Sağ Yıldız Tilbe'ye kızmış; "Yıldız türküleri katletti" diyor. "Kimseden çıt çıkmıyor, siz de onun kadar suçlusunuz!" diye ekleyerek basın mensuplarına da çıkışıyor. Yıldız'ın kasetini çoğumuz gibi ben de dinledim. Ortada katledilen türkü filan görmedim ama, Arif Sağ gibi bir ustaya da "hınk" diyemedim tabii... * Ali Kırca'nın kıyafetine bayıldım. Ama Ali kardeşin üzerinde süper duruyor. Ayrıca Nebil için söyledikleri şahaneydi. Maria Şiiri'nin ilk birkaç dörtlüğünü ne de güzel okudu... (Aynısını ben giysem asma kabağına kelebek konmuş gibi durur.) Cezmi Ersöz n'aaptı?.. * Sunay Akın'a olan tutkumu üçle çarptım. Bırakın o her biri birbirinden sihirli-sürprizli hikayeleri, malum ses tonu, jest ve mimikleriyle telefon faturasını nasıl yatırdığını anlatsa yine hayranlıkla dinlerim valla (Kıskandım desene şabalak. Hayatta başaramazsın bunun onda birini). * Cezmi Ersöz o seçkin kalabalığı görünce Nebil'den rol çaldı. 'Açıkla Bana Bu Işığı' adlı kendi yeni kitabını imzalayıp dağıttı (Bak şu yaptığım domuzluğa. Hakkımda söylenenleri bu yüzden hak ediyorum işte).
Esasen İzmirli'yim!.. * Veli Çelik bir ara benim ufak kamerayı alıp çok güzel çekimler yaptı. (Koca yönetmeni kendime kameraman yaptım heyooo!..) * Aynı şeyi Ergun Babahan'a da yaptırdım da uluorta söyleyecek kadar salak değilim. (Bir ara Ergun Bey'e kendimin de aslen İzmir kökenli olduğumu söyledim ama yutmadı!..) * Celal Başlangıç'ı yıllar sonra yeniden gördüm. Şu aralar bekar olduğu için ilk görüşte tanıyamadım.
Yozgat Sürmelisi * Benim saçlarım dökülüp kelleştikçe Arda Uskan'ınkiler artıyor, uzuyor. Rapunzel tadında bir kardeş olmuş Arda. Bi de kronometre tutmuş, sahnede 2 dakika 23 saniye kadar fazla kalmışım. Tadında bırakmamışım. * Arif Keskiner çok güzel ve uzuuun bir Adana şiiri okudu. "Amma da güçlü hafızası var" diye takdir edecektim, bi baktım Yozgat Sürmelisi'nin sözlerini unuttu... * Zeki Ökten ve Ali Özgentürk abilerim Çiçek Bar nizamı içinde oturuyorlardı. Gözlerim Tarık Akan ve Rutkay Aziz'i aradı... Tayfun'un belalısı * Tayfun Gönüllü'nün kapıya bıraktığı arabasına hırsız girmiş. Çalınacak teyip- meyip olmadığı için debriyaj balatasını söküp götüren hırsız sileceklere şöyle bir de not iliştirmiş: "Şahabettin Nişantaşı'nda da hizmetinizde!.." * Serap Ezgü, "Sizin hiç babanız öldü mü?" şiirinden sonra yaş sümük ağlayan sevgili Atilla Güner'i teselli edeyim derken kendi ağladı... * Metin Uca geç geldi erken gitti (Meyhaneyi kast ediyorum)... * Ali Hakan'a baktım yalpalıyordu. "Şöhret başını mı dönderdi" dedim, döndermemiş... Kıyakçı adamım valla * Mesut Yar hem de benim olduğum bir mekana akordeoncu getirmiş. Çok kızdım tabii ki de. * İclal Aydın ve Nuriye Akman aynı masadaydı. Her ihtimale karşı ikisine de iyi davrandım. Topa ters girersen adamı duman eder bu tatlı cadılar... * Bir ara muhabir arkadaşlar gelip fotoğraf çekmek istedi. Nebil'e bi yararım dokunsun, sağda solda çıksın bu fotoğraflar diye ben de kareye girdim. * İşte güzel bir geceden cımbızlanmış birkaç minik dedikodu. Ne yani; Nebil bu tarzı sevmiyor diye özel toplantılardan bile haber çıkarma huyumdan vaz mı geçecektim yani? Peeeh!..
|