Petrol şokundan Türkiye'ye üç fatura birden çıkacak
Hükümet, ABD'nin faiz artırımının gündeme gelmesiyle Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının tetiklediği dalgalanmaya karşı önlem almayı sürdürüyor. Dün ekonominin farklı kurumlarından sorumlu beş bakandan oluşan ve başkanlığını Başbakan Yardımısı'nın yapacağı Ekonomik Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Böyle bir dalganmaya karşı hükümetin bu yapılanmaya gitmesi, işi ciddiye almaya başladığının bir göstergesi. Zaten böyle bir koordinasyona ihtiyaç vardı ve hükümet programında ekonomi bakanlığı yer alıyordu. Eğer bu yapı ekonomi bakanlığına doğru giderse zaman içinde daha yararlı sonuçlar doğurabilir. *Petrole önlem zam- Hükümetin, dış ekonomik gelişmelere karşı aldığı ikinci önlem ise akaryakıt fiyatlarını yüzde 5 artırmasıydı. Bu artırımın nedeni açık. Dolar kurunda artış en azından yüzde 15 düzeyinde. Petrol fiyatlarının dış değeri de en az 5 dolar arttı, 35 dolardan 40 doların üstüne çıktı. Bu da yüzde 15'lik artış demek. Kur ve fiyat artışlarının yurtiçi fiyatlara yansıtılmamasının bir yolu var. Bütçeden finanse etmek. Ancak orada da yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla sağlanması gereği karşımıza çıkıyor. Zam mecburen yapıldı. Doğrusu da buydu zaten. Yoksa geçmişteki petrol şoklarında yapılan hatalara düşülmesi, ekonominin uzun süreli başağrısı olabilir. *Fiyatlar neden artıyor?- Dışarıda petrol fiyatları artışının çeşitli nedenleri var. Ortadoğu'daki istikrarsızlık karşısında bazı ülkeler petrol rezervlerini artırma yoluna gitti. Burada bir doygunluğa ulaşılabilir. Ancak canlanmakta olan küresel ekonominin daha fazla petrole ihtiyaç duyması ise kalıcı bir etki. Nitekim OPEC'in üretimi artıracağını açıklaması pek fayda etmedi. Ham petrolün varil fiyatı 40 doların üzerinde dolaşıyor. Tahminler ise fiyatların gevşese bile 20 dolarlık düzeylere bu yıl kolay kolay düşmeyeceği, hatta 35 doların altına inemeyeceği yönünde. Bu da, Türkiye'ye önemli bir fatura çıkarıyor. *Geçmişte olan- Yukarıda Türkiye'nin son 15 yıllık petrol faturası ve ithal edilen petrolün varil başına fiyatı var. Türkiye'nin yıllık petrol faturası 2 ile 5 milyar dolar arasında değişiyor. En düşük olduğu yıl 1998. Hem ekonomik büyüme yüzde 3.9 gibi sınırlı düzeyde hem de Türkiye'nin ithal ettiği petrolün varil fiyatı yıllık ortalama 12 dolar. Bu fiyat son 15 yılın en düşük fiyatı. Buna karşılık petrol ithalatının 4 milyar doları geçtiği üç yıl var. 2000, 2002 ve 2003 aynı zamanda ekonominin büyüme ve petrol fiyatlarının 20 doların üstünde olduğu yıllar. *İlk fatura dış açığa- 2003 yılında Türkiye varili ortalama 26.9 dolarla 4 milyar 776.5 milyon dolarlık ham petrol ithal etmiş. Eğer fiyatlar tahminler doğrultusunda giderse, bu yılki ortalamayı 36.9 dolardan almamız gerçekçi olur. Bu da tüm zamanların en yüksek petrol fiyatı ve ekstra olarak 1 milyar 775 milyon dolarlık fatura demek. İthalat bu ölçüde artacak ve yıllık 6.5 milyar doları bulabilecek. Dış ticaret açığı bu ölçüde büyüyecek, ödemeler dengesine bu ölçüde ekstra yük binecek. Faturanın biri döviz dengesine kesilecek. 36.9 dolarlık ortalama fiyatı yüksek bulanlar, 26.9 dolara her bir dolar eklendiğinde, toplam petrol faturasına 177.5 milyon dolar bindirerek de hesap yapabilir. 3Bir fatura enflasyona- Faturanın ikincisi ise enflasyonda kendini ortaya çıkaracak. Dün yapılan akaryakıt zammı bunun ilk örneği. Eğer kur artışı durur ve dışarıda petrol fiyatları düşerse yeni zamlar yapılmayabilir. Aksi taktirde yeni akaryakıt zamlarının gündeme gelmesi beklenmeli. Bu da yurtiçinde maliyet artışı yoluyla mal fiyatlarının artması ve enflasyon artışı demek. Petrol fiyatları, enflasyonun en temel belirleyicilerinden biri. *Üçüncü fatura halka- Mal fiyatları artacağı ve makro dengeler bozulacağı için, bir fatura da halka çıkacak. Mal fiyatlarının artmasıyla alım gücü düşecek. Akaryakıtı yoğun kullanan sektörler ve kişiler bunun faturasını daha yüksek ödeyecek. Ne yazıkki, hem dolar kuru hem de petrolün dış değeri yükselince başka türlü önlem olamıyor. Her önlem de sevimli değil. Dileyelim petrol artışı yeni bir şoku dönüşmesin. *Sonuç- "Ölü evinde ağlamasını, düğün evinde gülmesini bilmeli" Türk Atasözü
|