| |
|
|
Topluma sadece "Popüler Kültür" asla yetmez!
Popüler Kültür'ün günümüzdeki kaynaklarından biri, kesinlikle televizyondur. Bu tür kültürün özelliklerinin başında da, "Moda"nın geldiğini biliyoruz artık. Örneğin bir yıl "Ağa"lar, bir yıl "Mafya", bir yıl "Popstar" türü yarışmalar moda olur. Popüler kültürü ithal ettiğimiz Amerika'dan gelen diziler ile, tüm dünya gibi bizde de "Kaçak Dr. Kimble" veya "Dallas'ın Jr.'ı", bir nevi halk kahramanları olmamış mıydı? Şimdi yerli pop-kültürün Çakır'ı veya diğer kahramanları var. Biliyoruz ki bunlar gelecek yıl olmayacak. Unutulup gidecekler. Popüler kültürün kahramanlarını, aslında ekranda patlayan kuru sıkı silahları değil, dizinin izlenme oranının düşük olması öldürür. Birkaç hafta ekranda görünürler ve bir anda, duyuru yapılmadan yayından kaldırılırlar. Popüler Kültür'ün vefasızlığı öyle bir kaçınılmaz olgudur ki, televizyonlardan yazılı basına da yansımıştır bu... Örneğin Milliyet'in bence çok başarılı "Popüler Kültür Eki" de, hiç duyuru yapılmadan, bir günde kapatılmadı mı? Bu açıdan baktığınızda, bu dramatik son, popüler kültürün varlık sebeplerinden olan "Devamsızlık"a da uygun düşüyordu... Neticede popüler kültürden, "Klasik Kültür"e geçmek, çok kolay değil. Üstelik popüler kültür, çok yoğun biçimde toplumun bütün algılama yeteneklerini köreltiyorsa, klasik kültür nefes bile alamaz. Bunu aşmanın yollarını, mesela Sheakespeare'den bulabiliriz. "Hamlet"i düşünün. Bir sarayda (Danimarka) kralı, kardeşi zehirleyip öldürüyor. Sonra dul bıraktığı yengesi ile evlenip, tahta oturuyor. Ama neticede, öldürülen kralın oğlu, hem amcasını, hem annesini öldürüyor, kendisi de ölüyor. Böyle bir olay, bugün herhangi bir sarayda cereyan etse, tabloid gazetelere aylarca manşet olur. Nitekim Lady Di ile Dodi Fayed'in bir kazada ölmeleri, hâlâ basının ilgi konusu değil mi? Sheakespeare "Hamlet"i, insanın duygularını, insanların ilişkilerini ve "Hırs" olgusunu öylesine derinine işleyerek yazmıştır ki, bu entrikalar yumağı, kuşakları aşan bir klasik olmuştur. Bakarsınız yeni bir Sheakespeare çıkar ve "Lady Di-Prens Charles-Dodi Fayed" üçgeninin öyküsü de, popüler kültürün malzemesi olmaktan çıkıp, klasik kültüre ait olur. Ben tabii ki "Popüler kültürü aşağılayalım" veya "Engelleyelim" demiyorum. Sadece, "bir toplumun kültürüne, popüler kültür yetmez" demek istiyorum. TRT tekeli sona erip özel kanallar devreye girdiği zaman, benim beklentim, özel sermayelerin en az "Devlet" kadar klasik kültüre de hayat hakkı tanıyacakları şeklindeydi. Türk ve dünya klasiklerinin dizileştirileceğini, Türk ve dünya klasik müziğinin kitlelere daha izlenilir şekilde ulaştırılacağını zannediyordum. Ama öyle olmadı. Meğer Türk medya sermayesi, müşterilerin bedava girdiği sanal gazinolarda, sadece popüler kültürü sunmak heveslisiymiş... Bu nedenle TRT'nin 40'ıncı yılını, içtenlikle kutluyorum. TRT de kendini hafif modaya kaptırsa bile, hâlâ klasik kültür var onda.
|