Erkek iktidarı
Bu gazete anayasa paketi gündeme geldiğinde "dokunulmazlık" koşulunu önşart olarak ortaya koyan CHP'ye "Size evet yakışır" manşeti yaptı. Çünkü biz bu paketin Türkiye'yi daha demokratik bir ülke yapacağına, insanımıza daha demokratik bir yaşam ortamı sağlayacağına inanıyorduk. Hâlâ da inanıyoruz. CHP de paketin önemini göz önüne alarak kendisi için büyük önem taşıyan dokunulmazlık koşulunu geri çekti ve pakete bir bütün olarak destek verdi. Ne yazık ki, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin hazırladığı paketi sulandıran AKP Grubu oldu. Kadının erkekle daha eşit olmasını öngören "olumlu ayrımcılık" hükmü üstelik Kadından Sorumlu Bakan'ın da tavrıyla kuşa çevrildi. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde yapılması hedeflenen bu düzenleme kadınların siyasi temsilini sağlamayı hedefliyordu. AB Genel Sekreterliği'nin teklifi AKP tarafından makaslanınca CHP Grubu şu önergeyi verdi: "Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, cinsler arası eşitliğin fiilen yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla alınacak geçici önlemler ve yapılacak düzenlemeler ayrım ve imtiyaz sayılmaz." AKP nedense bu önergeyi geri çevirdi. Avrupa uygarlığını hedeflediğini sürekli vurgulayan bir partinin, kadınların siyaset dünyasında erkeklerle eşit temsilini amaçlayan bir önergeye niye böyle direndiğini anlamak zor. Ancak anlaması daha zor olan "Kadından Sorumlu Devlet Bakanı" unvanını taşıyan Güldal Akşit'in durumu. Güldal Hanım, o bakanlığın amacını tam kavramamış görünüyor. Kadınların siyasetteki durumunu iyileştirmeyi hedefleyen bir teklife "Çekinser" kalan bir bakan niye o görevde kalıyor, bunu anlamak çok zor. Aynı şekilde, bu önergeye hayır diyen Zeynep Ayhan Tekin, Nimet Çubukçu, Fatma Şahin ile çekinser kalan veya oy kullanmayan Halide İncekara, İnci Özdemir, Zeynep Karahan Uslu ve Nükhet Hatar da hemcinslerine ihanet etmiş oldu. AKP Grubu'nun kadın üyeleri de erkek egemen parti kültürüne teslim olarak bu önergeyi desteklemedi. Bu hanımların tutumu bile bu önergenin kabulünün nasıl önemli olduğunun açık bir göstergesiydi. Türkiye siyaseti, erkek egemen bir ülke olarak sağlıklı biçimde demokratikleşemez. Ülkemizi, girmeyi hedeflediğimiz Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyasladığımızda kadının siyasetteki yeri bakımından gerçekten utanç verici bir tablo çıkıyor. AKP kadının toplumda şu anda bulunduğu yerden memnun görünüyor. Kadınların daha fazla aktif olma taleplerine kulaklarını tıkıyor ve "Size benim verdiğim özgürlükler yeter. Çoğunluk benim elimde, yasalar benim istediğim gibi çıkar" mesajı veriyor. Oysa daha demokratik bir toplum hedefine ulaşmanın ilk koşulu, uzlaşma kültüründen geçer. Kadınların bu istemine sırt dönen, uzlaşmaktan kaçınan, CHP'nin uzlaşma önerisini elinin tersiyle iten AKP'nin bundan sonraki uzlaşma tekliflerinin samimiyeti tartışmalı olacaktır. CHP yarın Meclis'te Anayasa'nın 10'uncu maddesiyle ilgili önergesini yeniden gündeme getirecek. CHP İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun deyimiyle "İktidar partisi, cuma günü bu önergeleri destekleyerek, kadın erkek eşitliğine karşı olmadığını ispatlayabilir."
|