Kadın ve iktidar...
Kadınlar, erkekler dünyasında, işgücü olarak toplam çalışma saatlerinin üçte ikisini karşılar, buna karşılık toplam gelirin yalnızca onda birini alır ve maddi zenginliklerin yüzde birine bile sahip olamazlar." (Cemal Bali Akal, Siyasi İktidarın Cinsiyeti) AKP Grubu, dün anayasa oylamasındaki tavırlarıyla devletin bu tablonun değişimine aktif katkıda bulunmasını reddetti. Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı "pozitif ayrımcılık"la ilgili teklif, anlaşılan AKP'lilere fazla demokratik geldi. Bu, Türkiye'yi Avrupa'ya taşıma iddiasındaki bir parti için doğru olmadı. Bu yanlışlık partinin yerel seçimlerdeki aday belirleme sürecinde de kendini göstermişti. Türkiye, Avrupa Birliği'ne nüfusunun sadece bir bölümünü tam demokratik haklarla donatıp geri kalanını ikinci sınıf vatandaş olarak görerek giremez. Yine Akal'dan bir alıntı yaparak devam edelim: "Genel bir cins hakimiyeti, hiçbir toplumun gerçek anlamda demokratik sayılamayacağını düşündürtecek biçimde, bir ilk baskıyla ortaya çıkmış ve sürmüşse, dünyayı ve siyasi iktidarı kavramanın yolu, erkeklerin kadınlar karşısındaki keyfi-siyasi üstünlüğünü sorgulamaktan da geçer." Yani bugünün dünyasında siyasi iktidar, bir erkek iktidarıdır. Binlerce yıllık bir gelişme insanlığı bugünkü noktaya getirmiştir. Ancak 20'nci yüzyıl bu iktidar ilişkisinin kadınlar tarafından giderek daha fazla sorgu- landığı ve olumlu yönde değiştirilmesi için devletin aktif olarak devreye sokulduğu bir yüzyıl olmuştur. Devlet nasıl sosyal devlet olarak aktif bir biçimde çalışanların lehine düzenlemelerde bulunmuşsa, cinsel eşitliği sağlamak amacıyla her geçen gün daha fazla aktif hale gelmiştir. Türkiye, demokratikleşmenin her alanında olduğu gibi, kadın-erkek ilişkileri bakımından da Batı dünyasının çok gerisinde kalmıştır. Avrupa Birliği projesi, Türkiye'yi daha fazla demokrat, daha insani biçimde yönetilen, daha müreffeh bir toplum yapmayı hedeflediği kadar, kadın-erkek eşitliğini de sağlamayı amaçlayan bir projedir. Hükümet grubu, dün bu eşitlik için mücadele veren milyonlarca kadının çığlığını duymazdan gelmiş ve Avrupa hedefine ters düşen bir tutum takınmıştır. Hükümete dokunulmazlık konusundaki sıkıntılarına rağmen anayasa deği- şikliği konusunda destek veren CHP'nin orta yolcu çözüm önerileri bile kabul edilmeyerek, bir başka yanlış yapılmıştır. AKP Grubu, iktidarın bugüne kadarki söyleminin aksine; uzlaşmacı değil, 'dediğim dedikçi' bir tutum takınmıştır. Burada Türk kadınına büyük bir haksızlık yapılmıştır. Dileriz, paketin son hali Avrupa he- define uygun bir biçimde çıkar. NOT: Hürriyet gazetesinde dün SABAH'a açıkça iftira edilerek şantajcı suçlamasında bulunuldu. Hürriyet, SABAH'ın bir bankanın üst düzey yöneticisine şantaj yaptığını iddia etti. Eğer böyle bir banka yöneticisi varsa ve ortaya çıkmıyorsa o adam namerttir. Ve eğer, Hürriyet'te birazcık şeref varsa ve bu yazdığının arkasında duruyorsa, bu banka yöneticisini açıklar. Yoksa kendilerini müfteri ve namert ilan ediyoruz.
|