|
|
Sosyetik oldum sosyete fark etmedi ama çevrem çok sevdi
Dört bir yanımız Televoleler ile sarılmış durumda. Bu sayede canlı yayınlar ile an be an sosyetik dünyada neler olduğunu öğrenebiliyoruz. Birçoğumuzda da yavaş yavaş "Bende de boy var pos var, neden sosyetik olmayayım" duygusu uyanmaya başlıyor. Medya dünyasına atıldığımda 16 yaşımdaydım. 13 yıldır neredeyse çalışmadığım dergi, grup kalmadı. Tüm reklamcıların, ekonomistlerin ve bilumum habercilerin bahsettiği bir kaymak tabaka vardır ki, bu onların deyimi ile A veya B grubudur. Tüm reklamlara bu grup karar verir. Tüm harcamaları onlar yapar.
En favori mekanlar kuşatmaları altındadır. Magazin dergi ve haberleri isimleri ile dolup taşar. Onlar ekran karşısında hep bakımlı, fit ve en önemlisi sosyetik görünmeyi başarırlar. Bu renkli dünya ve ona ait kadınlar benim dünyamdan çok farklıdır. Ben Kozyatağı'nda otururum; onlar Ulus, Etiler ve şimdilerde şehir dışındaki villa sitelerinde. Ben Beşiktaş'ta ucuzcu lahmacuncularda yemek yer ve kilo alırım, onlar İstanbul'un en pahalı yerlerinde en karizmatik yemekleri yer, yine de kilo almazlar. Hepsinin ten rengi "Az önce Hawaii'den gelen uçaktan indim" havasındadır. Kadınların ise saç rengi üç aşağı beş yukarı aynıdır. Ben en fazla Taksim civarındaki Rock barlara takılırım; onların Reina'sı vardır. Onlar ölümsüzdür, ben ise benim gibi ölümlülerle birlikte yaşar gider, Allah'a şükrederim. Ama bir günlüğüne de olsa bu 'sosyetik olma' durumunu yakından gözlemlemek istedim. Ve doğal olarak kendimi feda ettim. Kendime 4 adım tayin ettim: Güzellik merkezi, saç tasarım merkezi, alışveriş ve tabii ki Reina.. Ve işte benim gözümden sosyetik olma günlüğü...
RAHŞAN GÜLŞAN
|