Kıbrıs siyaseti keşfediyor...
Bu yazının yazıldığı saatlerde Kıbrıs'taki referandumla ilgili ipuçları bile belli olmamıştı. O nedenle referandumun gidişatına göre bir değerlendirme yapmanın imkanı yok. Referandumun sonuçları kuşkusuz pek çok önemli gelişmeyi beraberinde getirecek. Kıbrıs sorununun bu noktaya kadara gelebilmiş olması bile çok önemli. Kıbrıs sorunun her iki taraf için de son derece hassas bir konu. Bu nedenle "milli dava" statüsünde değerlendiriliyor. Her "milli dava" gibi de siyaset dışı bir konumda tutulmaya çalışılmıştır. "Milli dava" statüsü elde etmiş konuların bu statü içinde ele alınması kimi avantajları beraberinde getiriyor kuşkusuz. Örneğin, karşı tarafın hamlelerine cevap vermek için daha bütünsel stratejiler üretilebiliyor. Çünkü, karşı tarafın stratejilerine cevap vermek üzere, kendi içinizde dağılmış bir bakış açısı, bölünmüş bir enerji ya da kırılgan bir strateji takip ederseniz, eliniz zayıflar. Bu nedenle "milli dava" statüsü içinde ele alınan konuların yönetilebilmesi daha kolay ve etkili olabiliyor.
Fakat aynı zamanda çeşitli dezavantajları da besliyor bu yöntem. Olayın üzerinde zaman geçtikçe, şartlar ve dinamikler değiştikçe, yeni durumu yönetecek stratejilerin geliştirilmesi zorlaşıyor. Çünkü "milli dava" statüsü kazanmış konularla beraber anılan aktörler ve taktikler bir tür "tartışılmazlık" konumu içinde görülüyor. Değişen şartlar karşısında, tarihin belli bir aşamasında donmuş kalmış stratejiler hala korunmaya çalışıyor ve "değiştirilemez" kabul ediliyor. Bu da "milli dava"nın siyasetin dinamikleri içinde ve siyasetin yöntemleriyle değerlendirilmesi sürecini kilitliyor. Kural gereği, hiçbir şey siyaset dışı olamayacağı halde, uluslararası ilişkilerin merkezinde yer alan bir sorun, siyaset-dışı bir konumda ele alınabiliyor. Oysa her şey siyasetin konusudur; siyasetin sahası dışına çıkarılacak bir konu yoktur... "Milli dava" sıfatı elde etmiş konuların "siyaset"le tanışmasının gecikmesi, ilk anda avantaj gibi görünen unsurları, zaman içinde dezavantaja dönüştürüyor Tarihin belli bir aşamasında üretilmiş stratejiler, "milli dava"nın ayrılmaz bir parçası gibi görülebiliyor. Üretilen stratejinin, o günün koşularında avantajlı bulunduğu için üretildiği unutuluyor. Öz ile kabuk yer değiştiriyor... Üretilen yöntemler ve konu çerçevesinde öne çıkan aktörler konunun kendisinden daha önemli hale geliyor. Konunun esasına inmek için, konu ile özdeşleşmiş aktörlerin yöntemleri dışındaki arayışlar kenara öteleniyor. Siyaset-dışı bırakılmış her konuda olduğu gibi, iş kısırdöngüye giriyor...
Şimdi ise durum farklı artık; gelinen referandum süreci ile Kıbrıs en temelden siyasetle tanışıyor. Referandumların sonucu ne olursa olsun, belli bir siyasi tartışma yoğunluğu Kıbrıs'ın her iki tarafında da dinamik biçimde yaşanıyor. Böylece, geleceğe yeni yöntemler ve açılımlarla gitme imkanı doğuyor. Siyaset diriliyor... Siyasetin dirilmesi demek, toplumun dinamiklerinin dış poltika unsuru haline gelmesi demektir. Böylece iç politika bir dış politika dinamiği olurken, dış politika da bir iç politika dinamiğine dönüşüyor. Yani gerçek anlamıya siyaset ortaya çıkıyor. Toplum kendi geleceğinde söz sahibi oluyor. Bu, bir toplumun geleceğe yürüyüşünde her türlü plandan ve çerçeveden daha önemli ve büyük bir kazanımdır...
|