Geçen yılki hızlı büyümenin arkasındaki nedenlerden biri de ekonomide son yıllarda görülen verimlilik artışıydı. Üretimde çalışan kişi ve çalışılan saat başına verimlilik 2001'deki gerileme hariç tutulduğunda son beş-altı yılda sürekli olarak arttı. DİE rakamlarına göre 1997-2003 arasındaki 6 yılda özel imalat sana- yiinde verimlilik yüzde 30 dolayında arttı. İşgücü verimliliğindeki bu artış özellikle 2000'li yıllarda daha belirginleşerek yıllık hız olarak 1990'lı yılların iki katına çıktı. Verimlilikle ilgili tartışmalar bir süredir gündemde. Özellikle TL'nin değer kazanmasına rağmen ihracatın önemli boyutta artmasını ekonomistler, verimlilik artışı ile açıklıyorlar. Merkez Bankası danışmanı Zafer Yükseler'in "Özel İmalat Sanayiinde Verimlilik ve Rekabet Gücü Göstergeleri" başlıklı bir çalışması var. Bugünkü noktayı anlamak ve olası riskleri görmek açısından oldukça yararlı bir makale. Çalışmada 2001 sonrası TL'nin hızla değerlenmesine karşın, birim işgücü maliyetleri ile ölçülen rekabet gücü avantajının sürmesinin gerisinde, işgücü verimliliğindeki artış ve ücret zamlarının sınırlı kalmasının yattığı belirtilerek bazı tespitler yapılmış. Üreticiler için zor günler Eski DPT'ci olan Yükseler, 1997-2003 döneminde yapılan sermaye yoğun yatırımlar ve üretim organizasyonundaki değişimin işgücünden tasarruf sağlayarak, işgücü verimliliğinde artışa ve rekabet gücü avantajının korunmasına katkıda bulunduğunu söylüyor. Özellikle son yıllarda işgücü maliyet avantajının yanı sıra başka maliyet avantajları da sağ- landı. Örneğin enerji fiyatları TL'nin değer kazanması sayesinde çok az arttı. Aynı şeklide nispi ithalat fiyatları da kurdan etkilenerek geriledi ve ithal girdi kullanan firmaların önemli bir maliyet avantajı sağlamasına yol açtı. Olumlu bir gelişme ama olayın bir de risk boyutu var. Zafer Yükseler, "Özel imalat sanayiinde rekabet gücünü destekleyen ucuz ithal girdi kullanımı özellikle ara malı ithalatını hızlandırırken, yerli ara malı üreticilerinin ithalat karşısındaki rekabet güçlerini zayıflatıyor" diyor. "Bu eğilimin gittikçe güçlenmesi durumunda, özel imalat sanayiinin istihdam yaratma kapasitesinin daha da sınırlanması, ara malı sektörlerinde üretimin daralması ve büyümenin olumsuz etkilenmesi riski bulunuyor." Yükseler'in gördüğü bir diğer risk ise yabancı sermaye girişi ile ilgili. Biz TL cinsinden ücretlere ve maliyetlere bakarak yerli yatırımcı açısından olumlu bir atmosferden söz edebiliyoruz ancak yabancı yatırımcı için manzara daha farklı görünebilir çünkü döviz bazında işçilik, enerji ve benzeri mali- yetler yükseliyor ve düşük kur nedeniyle ithalat kaynaklı rekabet artıyor. Eğer yabacıların algılaması böyleyse (ki Türkiye'de faaliyet gösteren bazı yabancı şirket temsilcilerinden benzeri değerlendirmeler duydum) bundan yatırım eğilimi olumsuz etkilenebilir ve ülkeye sermaye giri- şi azalabilir.