Kenya'dan Tonya'ya..
Hep söylüyorum, bazen yazıyorum da! Bu coğrafyada, her an, her mekanda müthiş öyküler saklı, birbirinden ilginç hayat hikayeleri dolaşıyor.. Dinlemeye meraklıyım ya(!) gittiğim ya da bulunduğum her yerde, sıklıkla ve hiç bıkıp usanmadan, araya sorular da serpiştirerek bir kişi ya da olaya ilişkin dallı budaklı bilgiler edinirim... Çünkü her öykü, içinde bir başka öyküyü barındırır, bu yüzden de öykü içinde öyküyü bulmaya çalışırım.. Bir de şuna inanırım, en güzel hikaye henüz anlatılmamış olandır! Şanslı ve dinleme sabrım da(!) var tabii.. "Yıllarını, memleketinden insan hikayelerine kulak verip, anlatmakla geçirmiş biri" olarak, dostlar, bir mesel olduğunda, bana, hayatları ve hayattan hikayeleri anlatıp dururlar. Bu kez de öyle oldu..
Hafta başında Trabzon'daydım.. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Trabzon Şubesi'nin çağrısına uyup konuşmacı olarak "Kitap Şenliği'nde bulundum. Genç-yaşlı, üniversiteli, öğrenci-öğretmen koca bir dost kalabalığıyla keyifli bir sohbet yaptım; o ayrı.. Orada, Mimarlar Bahçesi'nde, göz göze, yürek yüreğe gelip geçen hayatımız ve yakın zamanlardaki kokuşmuşluğa ilişkin dertleşmede bulundum, bu da ayrı.. Orada konuşulanlar, sorulanlar, yanıtlananlar, anılar demetinde çoktan yerini aldı bile! Ancak.. Bizim Trabzon Temsilcisi Ersin Ramoğlu ve muhabirlerimizden Ahu Boz'la, bir nefes bir sıhhat niyetine alacakaranlıkta başlayıp geç saatlere kadar süren dost sohbetinde anlatılan bir öyküyü hiç bekletemezdim, sabaha bırakamazdım. Ve güldürürken düşündürmek için(!) zinhar paylaşmam lazım. (Az sonra özetleyeceğim olayın kahramanı Nadir Boz, Ahu kardeşin yakın akrabası. Yani, birinci kaynaktan dinlemiş kadar olduğum için yalanı dolanı yok!)
Evet. Hikayemiz 1989'da başlar.. Trabzon, Tonya'lı Nadir Boz, bi vesile Almanya'ya göç eder.. Yakın akrabalarının da desteğiyle iş güç derken, dondurulmuş balık ticareti yapmaya başlar Köln kentinde. Ticaret yaptığı ülkelerden biri de Kenya.. Sık sık gidip gelir, bu, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarıyla ünlü ülkesine. Tesadüf bu ya, bir gün, kaldığı otelin havuzunda Kenyalı bir kızla, Noor Tamimi'yle tanışır. Ortak bir dil yoktur ama bi biçimde karşılıklı etkilenme, uzayan arkadaşlık ve daha sık Kenya'ya gidip gelmeler, derken.. Gönül bu ya, Nadir, koltuğunun altından hiç eksik etmediği İngilizce sözlükle bulup buluşturdu- ğu kelimeleri toparlayarak, ilan-ı aşk eder Noor'a Kısa geçiyoruz; bu davet kabul edilir ve Nadir'- le, Noor'un, Kenya usülü düğünü, töreni (mesela gelin dev bir istridye kabuğundan çıkarak geliverir damatın koluna, damat, Kenya kostümleriyle karşılar gelin hanımı vs..) tamamlanır ve gelinle damat Almanya'ya uğurlanır, hayat da devam eder! Bu arada Nadir'le Noor, bir yaz tatilinde Tonya'ya gelir, kasabanın ortayerine düşen bu Afrikalı gelin'le, hemşerileri Nadir'e, Tonyalı akraba eş dost, bu kez de "laz usülü bir düğün" yapar.. Genç çift, bir kez daha Köln'dedir.. Derken, iki yıl sonra ikiz çocukları Mohzin ve Matin doğar... Ama hayat bu ya, "yeryüzünün bütün evlilikleri"nde olduğu gibi, kimi sorunlar da beraberinde doğar! Çatışmalar, barışmalar, kavgalar, buluşmalar ve.. Sonunda boşanmaya karar verirler.. Çocukların velayetiyse hem anneye hem babaya verilir.. Ancak, Nadir Boz, bir Trabzon ziyaretine çocuklarını da beraberinde getirir ve bir daha da dönmez Almanya'ya... Kenyalı anne Noor, Köln mahkemelerinde dava açar, "Nadir'in çocuklarını kaçırdığını" iddia eder... Bir mahkeme de Trabzon'da açılır.. Ve her iki mahkemeden çıkan karar; "Çocukların anneye iadesi" şeklindedir.. Şimdi.. Burada bir ayrıntı kaydetmek gerek, bu mahkemeler sürüp giderken, Nadir Boz, şöyle bir savunmada bulunur.. "Kenyalı eski eşim Noor, Türk örf ve adetlerine tamamen aykırı bir hayat yaşıyordu. İnternet yoluyla erkeklerle yazışıyordu. Afrikalı erkeklerle gece hayatında çekilmiş resimler buldum evde.. Ayrı yaşadığımız ancak nikahım altındayken çocuklarını bir otel odasında bırakıp erkeklerle beraber olan bir kadına çocuklarımı emanet etmem mümkün değil! Çok istiyorsa gelsin Tonya'ya, ayrı bir evde otursun ve sık sık çocuklarını görsün!" Heyhaat... Tüm bu yazışmalar, kırıklık yaratan ifadeler ve öfke, mahkemeleri etkilemez... Monzin ve Matin'in yeri annelerinin yanıdır ve Köln'e, oradan da Kenya'ya gönderilmek zorundadır!.. Evet.. Şimdi, Tonya'nın arka sokaklarında bir evde Nadir Boz ve ikiz çocukları "mahkeme kararı"nın fiile geçmesini bekliyor, Lahey Sözleşmesi'ne göre Türk makamları bunu uygulamak zorunda.. Ama derler ki baba Nadir Boz, polis de gelse, interpol de gelse çocukları vermeye hiç niyeti yok!.. "Çocuklarımla kaçar, bir başka ülkeye sığınırım" diyormuş!
Evet, "Hayatın İçinden" bir hikaye okudunuz.. Belki de yoruldunuz! Şimdi bize bir soru sormak düşüyor.. "Bu çocuklar Tonya'da mı yaşamalı, Kenya'da mı?" Bir soru daha, Tonya nere, Kenya nere? Yanıtlarınızı bekliyoruz! Öykü içinde öyküleri paylaşmak için!
|