| |
|
|
Kırım kalpağı
Eskişehir'de "Kırım Türkleri" de vardır. Bir kısmı "merkez ilçede." Bir kısmı "Alpu, Mahmudiye, Çifteler" ilçelerinde. Kırım Türkleri'nin "folklör oyunları" bir harika. "Eskişehirliler'in düzenlediği günde" bol bol izledik.
Alpu Belediye Başkanı Mustafa Gökçe "sanatçı." "Saz" çalıyor. "Kabak ke- mane" çalıyor. Türkü söylüyor. TRT'ye, yerel radyo ve TV'lere çıkıyor. "Günde" onu da dinledik.
Kırım Türkleri "çok iyi kalpak yaparmış." "Astragan kalpak." Ankara'daki "Eskişehirliler günü için" iki kalpak yapmışlar. Biz "protokol masasında" Eskişehir'den gelen "ustaların" yaptığı çiğ böreği yerken, sahneye bir "görevli" çıktı: - Bu iki kalpağı, bu anlamlı günümüzde bizi yalnız bırakmayan iki kişiye, hepinizin huzurunda giydireceğiz. Sonra o iki kişinin "kimler olduğu" anons edildi. Biri "güne katılan" tek Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin. Diğeri de "biz." Ve Eskişehirliler ikimize de "kalpak" giydirdiler.
Kalpak "başımıza büyük geldi ama..." Hiç sesimizi çıkarmadık. Zaten herkes "aman ne kadar da yakıştı" diye yanımıza yaklaşıyor, bizimle resim çektiriyordu.
Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin mikrofonu eline aldı ve bir "kalpaklı anı" anlattı. Fahri bey, üniversiteyi Ankara'da okumuş. Son sınıftayken, bir gün kalpak giymiş. Soğuk bir kış gününde. Ulus'ta polis çevirip, karakola götürmüş. - Kalpak giymek yasak. - Ama bu kalpak, Eskişehir'de, Kırım Türkleri'nin yaptığı kalpak... Hava da çok soğuk. İfadesi alınmış, bırakılmış. Sonra bir gün, mahkemeden bir yazı almış: - Kalpak giymek suretiyle devrim yasalarına muhalefetten otuz lira cezaya mahkum edildiniz. Fahri bey "bu olayı" anlattı ve ekledi: - O tarihte (1968) ayda 50 lira burs alıyordum... 30'u kalpak cezasına gitti... Hayatım boyunca aldığım tek ceza bu.
Fahri Keskin'in "anısını" dinler, dinlemez, kafamızdaki kalpağı çıkardık. "Ne olur, ne olmaz" diye. Ama "kalpağı yapan Kırım kökenli Eskişehirliler" alındılar: - Beğenmediniz mi? Bu sırada eşimiz kalpağı bizden alıp, üzerine Atatürk rozeti takıp, çoktan kafasına geçirmişti bile... "Bana daha çok yakıştı" diye. Eskişehirliler bu defa sevindiler: - Doğru... Yengeye daha çok yakıştı.
|