| |
Rantiyeden şantiyeye
Başbakan Erdoğan, MUSİAD toplantısına katılmak üzere "Antalya kampından" çıkıp, İstanbul'a giderken, uçakta Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'a şöyle demiş: - Doğrudan yabancı sermaye girişi şart... Bunun için ne yapılabilirse, yapacağız... Yatırım ve üretime önem vermemiz gerekiyor... İstihdam ancak böyle sağlanabilir. Dün Ali Coşkun'a sorduk: - Gündeminde işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik var... Onları söyledi. - Başka? - Antalya'ya havadan baktı ve dedi ki: Böylesine güzel bir kente ve bu kadar modern turizm tesislerine, bu altyapı ayıp... Bir an önce altyapıyı düzeltmeliyiz.
Antalya kampı "eteklerdeki taşların dökülmesi" toplantısıydı. Ve biraz da "seçim kırgınlıklarının giderilmesi" buluşması. Her dönemde "iktidar grubu" ile hükümet arasında bazı sorunlar olur. "Bakanlara ulaşamıyoruz" şikayetleri. "Bürokrasi bizi dinlemiyor" sızlanmaları. Antalya kampında "herkes içini döktü." "Problemini" yüksek sesle söyledi. Ve "rahatladı."
Seçim öncesinde, aynı ilin milletvekilleri arasında bile "belediye başkan adayı şu olsun... Hayır bu olsun" sürtüşmeleri yaşandı. Bazı "kırgınlıklar" doğdu. Antalya kampında "işte bu soğukluklar" da giderilmiş oldu.
Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu "halktan kopmayan" bir siyasetçi. Ağabeyi merhum vali Recep Yazıcıoğlu gibi. dün Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu'na "kampın dışını... Halkın neler söylediğini" sorduk. Şu yanıtı verdi: - Halk diyor ki... Desteğimiz destek... Ama işsizliğe bir çare bulun... Ekonomideki iyileşme bizim mutfağımıza da yansısın.
Prof. Dr. İrfan Gündüz AKP'nin kurucularından. "Aynı soruyu" dün ona da sorduk: - Sokak ne diyor? İstanbul milletvekili Prof. Gündüz "halk dönüşüm istiyor" diye söze başladı: - Rantiyeden, şantiyeye dönüşün... Halk istiyor ki artık rantiye dönemi sona ersin, şantiye dönemi başlasın... Bütün Türkiye, şantiye olsun... Yatırım, üretim, istihdam olsun.
Akıl için yol bir. Yatırım olmazsa, istihdam olmaz. İstihdam olmazsa, üretim olmaz. Ve bütün bunlar olmazsa "rakamlarda görülen iyileşme, vatandaşın cebine yansımaz."
Aslında "böyle kamplara" bütün partilerin ihtiyacı var. Batı ülkelerinde de partiler yılda bir, iki kez "kampa" girer. Kamp "parti içi eğitimin" de bir parçasıdır. Antalya kampında Tayyip bey "bazı illerin milletvekilleri ile" özel görüşmeler yaptı. Bir kısmına "şunu" sordu: - Sizin ilde neden seçime katılamadık?.. Kusur kimde? Bir kısmına da şunu: - Sizin ilde neden az oy aldık?.. Nerede hata yaptık?
Seçimin galibi bile seçim sonuçları üzerine "araştırma... Eleştiri... Özeleştiri" yaparken... "Kendi adamlarını" sorgularken... "Seçim mağluplarının" böyle bir şeye hiç ihtiyaç duymayışlarına ne demeli?
Yazıya "Tayyip bey ile Ali Coşkun'un konuşmasını aktararak" girmiştik. Yine "onların konuşmasıyla" nokta koyalım. Tayyip beyden, Ali Coşkun'a: - Yatırımın önündeki engellerin artık kalkması lazım... Yatırımcı bürokrasi ile uğraşmamalı... Bu konu o kadar çok önemli ki. Doğru, gerçekten çok önemli. Ve iktidar "bunu yapmakta geç bile kaldı."
|