| |
|
|
Gülelim ağlanacak halimize
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav, Yavuz Donat'a açıklamış: "İftira ediliyor. Lig maçında yenileceğimize dair Trabzonspor ile anlaşma yapmadık." Bu sözleri duyan G.Saray taraftarı arkadaşımız Fikret Eser şu fıkrayı anlattı: Maho kahvede PKK aleyhine atıp tutuyormuş. Dedikodu mekanizması çalışmış, haber dağa ulaşmış. Militanlar üç gün sonra Maho'nun karşısına dikilmişler. "Sen bizim hakkımızda böyle böyle diyormuşsun. Şimdi yaktık çıranı." Maho, "Aman, etmeyin eğlemeyin, bir yanlış anlama oldu" demiş, "o benim resmi görüşümdür."
Futboldan devam edelim. Geçenlerde yayınlanan 'Filozoflar Futbolcu Olsaydı' adlı kitabı elime aldım. Albert Camus, Ludwig Wittgenstein, Umberto Eco ve Oscar Wilde bölümlerini okumaya çalıştım. Ama bir tuhaflık var: Gitmiyor! Yazılanları anlayamıyorum. Halbuki bu dört düşünce ve sanat adamının temel fikirlerini bilirim. Hem eserlerini okudum, hem de haklarında yazılanları... Şaşırdım. Sıkıntımın nedenini dün anladım. Sanat-kültür dünyasını çok iyi tanıyan eski BJK yöneticisi İbrahim Altınsay kitabı incelemiş (Radikal Futbol). Kapsamlı yazısında bin bir hatanın ve bilgi eksikliğinin altını çiziyor. İşte birkaç çeviri şahaseri! 'Tezahürat yapmak' yerine 'şarkı söylemek', 'ara pas' yerine 'düz top', 'kontratak oynamak' yerine 'kapkaç oynamak', 'yardımcı hakem' yerine 'hakem vekili', 'yediği her gol' yerine 'kabullenmek zorunda olduğu her gol', 'savunmanın ortasındaki oyuncu' yerine 'orta sahanın savunma oyuncusu'. Bitti mi? Keşke! İngiliz Birinci Ligi yani 'Premier Lig' olmuş 'Başbakanlık Kupası', 'Yeni İşçi Partisi' olmuş 'Yeni İş'. Ben en çok ünlü futbol takımı Arsenal'in adının 'Cephanelik' diye çevrilmesine güldüm. Allah bizi kötü çevirmenlerden korusun!
|