| |
Parti aynı lisanlar ayrı
Mesleğinde belirli yerlere gelen, kamuoyu tarafından tanınan, bilinen, sonra büyük bir hevesle politikaya atılanların çoğu düş kırıklığına uğruyor.. Ne partisinde, ne Meclis'te aradığını bulabiliyor.. Düşlediği politika ile reel politik yaşam uyuşmuyor.. Çoğu kişi kendisini etkisiz, güçsüz, işlevsiz hissediyor.. Bir süre sonra da politikayı terk ediyor.. Politikaya resmen küsüyor.. Bakıyorum.. Genç yaşlarda politikaya atılan.. Politikanın çeşitli kademelerinde görev yaptıktan sonra Ankara'ya gidenler ise politikadan kopamıyor.. Neden? Türkiye'de politika profesyonelleştiği için mi? Politika bir yaşam tarzı olduğu için mi? Son on yıla, onbeş yıla bu açıdan bakalım.. On yıldır politikanın içinde olan, partisinde aktif görev yapan o kadar çok kişi var ki.. Politika artık onların mesleği olmuş.. Başka iş yapmayı düşünmüyorlar bile.. Gıdalarını politikadan alıyorlar.. Ama aynı süre içinde çok sayıda parlak isim politikaya girdi ve çıktı.. Onları bir süre gördük, sonra yok oldular.. Tutunamadıkları için değil, umduklarını bulamadıkları için sahneden çekildiler.. Ankara onların elini ayağını bağladı.. Düşündüklerini söylemek için girdikleri politika, seslerini kesti.. Çoğu farklı düşünüyordu ama parti politikasına ters düşerim diye sesini çıkaramıyordu.. Çünkü parti disiplini denilen şey, bunu emrediyordu.. Büyük çoğunluğu Meclis'te bile konuşamadı.. Komisyonlarda bile etkili olamadı.. Her attıkları adımda karşılarına partinin görüşü çıktı.. Parti görüşünü oluşturanların aralarına katılanlar da oldu, en tepe noktalara çıkanlar da.. Ama azınlıkta kaldılar, yalnız kaldılar.. Orada bile sözlerini dinletemediler.. Büyük bir düş kırıklığıydı bu onlar için.. Bıraktılar.. Oysa politika havuzunun içinde büyüyenler için, bu doğaldı.. Parti yönetimi ne derse, o partinin milletvekili bunu benimsemek zorundaydı.. Onlar da buna karşı çıkanları yadırgadılar.. O görevleri neden terk ettiklerini anlayamadılar.. İki taraf birbirini neden anlamıyordu biliyor musunuz? Aynı dili konuşmuyorlardı da ondan.. Kemal Derviş CHP Genel Başkan Yardımcılığı'nı bırakınca.. MKYK'dan ayrılınca.. Yaşar Nuri Öztürk'ün de CHP'den ayrılaca- ğını duyunca bunları düşündüm.. İki yıl öncesini hatırladım.. Bu kişiler CHP'nin Hatay mitinginde A takımı diye kamuoyuna sunulmamış mıydı? CHP oy oranını artırmak için bu kişilere umut bağlamamış mıydı? Sahi, A takımının içinde Bayram Meral de vardı.. Türk-İş Başkanlığı'nı bırakarak politikaya soyunan Meral.. Hiç sesini duyuyor musunuz? Yoksa o da mı küskün? Anladığım kadarıyla Derviş de Öztürk de özgür olabilmek için bu yolu seçti.. Daha fazla katkı yapabilmek için.. Peki onlar politikaya bu amaçla atılmamışlar mıydı? Evet.. Bu işte bir terslik yok mu?
|