| |
Bilgili sıfır noktasına nasıl geldi?
Beşiktaşlıların tartıştıkları şu: Serdar Bilgili ikna edilmeli mi, geri dönmesi için çaba harcanmalı mı? Her şeyden önce şu gerçeğin ışığında hareket etmeliyiz.. İstifa tek taraflı işleyen bir müessesedir.. İstifa olayının tarafları yoktur.. Kişi bu kararı tek başına verir..Ve genellikle kişinin, bulunduğu görevi sürdürmesi için enerjisi kalmamışsa, hevesi, aşkı tükenmişse istifa devreye girer.. Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili'nin de ruh hali farklı değil.. Kendine yöneltilen hakaretler onuruna o kadar dokundu ki ipi koparmayı tercih etti.. Saygı duymak lazım.. Zorlamamak lazım.. Peki Bilgili böyle bir kopuşu hak etti mi? Hayır.. Hataları oldu ama yapılanların onda birini bile hak etmedi.. Kulübe yaptığı katkıları, yani artı ve eksileri teraziye koyduğumuz zaman artı kefesi bir hayli ağır basıyor.. Eksilerini göz ardı etmemizi gerektirecek kadar ağır basıyor.. Özel hayatının fırtınalı olması, ön plana çıkması, eksilerinin başında geliyordu.. Ama başkanlığı bırakması için, böylesine büyük hakarete uğraması için güçlü bir gerekçe de değildi.. Peki Bilgili istifa etmeli miydi? Sekiz puan önde giden takım, lig bitmeden sekiz puan geriye düşüyorsa.. Ve bu geriye düşüş sürecinde takım tanınmaz hale geliyorsa, o kulübün başkanı istifa etmeli.. İstifa ederek örnek bir davranış sergilemeli.. Ama böyle değil.. Bir başkan hesabını kongreye vermeli.. Tribünü ele geçirenlere değil, tribün teröristlerine hiç değil.. Bilgili kongreye gider, bu yılın hesabını verir.. Kongre üyeleri ona güvenoyu verir veya vermezdi.. Doğru olan, Beşiktaş'a yakışan da buydu.. Umarım Fenerbahçe maçında yaşananlar Beşiktaş'ta kötü bir dönemin başlangıcı olmaz.. Beşiktaş başkanlarının VİP tribününde değiştirildiği dönem başlamaz... Bilgili nerede yanıldı, hatası neydi? Beşiktaş Başkanı'nın iki büyük hatası var.. Geleceği göremedi, cesur davranamadı.. Samsunspor maçı değil, büyük çökü- şün başlangıcı İstanbulspor maçıydı.. Çünkü Lucescu havlu attığını açıkladı.. Ligi götüremeyeceğini, kendine olan inancını yitirdiğini söyledi.. Gizli kapaklı değil; orta yerde, basın toplantısı yaparak.. Buna karşın Bilgili, Lucescu'yu görevden almaya cesaret edemedi.. Büyük bir yöneticilik zaafı gösterdi.. İnancını yitiren, motivasyonu sıfırlanan bir teknik adamla yola devam edece- ğini zannetti.. Geleceği göremedi.. Lucescu'yu koruyayım derken kendi gitti.. Hak etmediği bir şekilde gitti.. Çirkin bir davranışa kızarak gitti.. Ama gitti.. Sonunda Lucescu ile sıfır noktasında buluştu.. Artık Beşiktaş'a yararlı olamaz.. Lucescu'nun takımın başında kalması nasıl zarar verdiyse, Bilgili'nin kalması da aynı sonucu doğurur.. Sadece spor kulüplerinde değil, siyasette de özel sektörde de bu kural geçerlidir.. Bir yönetici istifa noktasına gelmişse, işveren ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin bir daha eski verimi alamaz.. Çünkü o nokta sıfır noktasıdır.. Beşiktaş çağdaş bir başkandan oldu.. Ama bu, yenisi çıkmayacağı anlamına gelmez..
|