| |
Komutan'ın verdiği ders
Son zamanlarda sık sık ağlamayı alışkanlık haline getiren KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün açıklamalarını da gözleri dolu dolu dinlediğini tahmin etmek için falcı olmaya gerek yok... Nasıl ağlamasın? Org. Özkök, onun ne "Çıkacak sonuçtan korkuyorum" vesvesesini paylaştı, ne "Vatan elden gidiyor" feryadını destekledi, ne "Gözüm arkada öleceğim" acındırmasına prim verdi. Tam tersine, Annan Planı'nın Denktaş'ın görüşmelerin en başında sıraladığı "Olmazsa olmazlar"ın hemen hepsini karşıladığını açıkladı. "Olmazsa olmazlar" nelerdi? Sayalım: İki kesimlilik, siyasal eşitlik, Türkiye'nin garantörlüğü, güvenlik. Olmazsa olmazlar Özkök, planın iki kesimliliği güvence altına aldığını, ikili egemenliği ve siyasal eşitliği tanıdığını, Türkiye'nin garantörlüğünü kesin hükümlere bağladığını, Türk kesiminin Silahlı Kuvvetler, BM Barış Gücü ve polisin sağlayacağı huzur ortamında yaşayacağını bildirdi. Üstelik Kuzey Kıbrıs'ın ambargolar altındaki bir yapıdan kurtulacağını, mal-mülk sorununun da "global takas"a yakın formülle çözülmüş olacağını ekledi. Daha ne? Elbette, Özkök'ün de vurguladığı gibi, Annan Planı'nın olumlu yönlerinin yanı sıra olumsuz unsurları da var. İyi ama New York sürecinden bu yana Başbakan Erdoğan'dan Dışişleri Bakanı Gül'e, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'a kadar hiçbir yetkili planın olumsuz yönlerini gizlemedi ki? Hepsi de bunun bir "kazan-kazan" pazarlığı olduğunu önemle vurguladılar, her fırsatta tekrarlamaya da devam ediyorlar. İşte daha dün Erdoğan, ta Japonya'dan "En başından beri karşı tarafı mağlup etmek gibi bir anlayışla değil, tam aksine her iki tarafın çıkarını muhafaza edecek şekilde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmanın gayreti içinde olduk" dedi. Aynı şekilde Gül, "Planın artıları ve eksileri olduğunu" söyledi, ancak "Artılarının daha çok olduğu kanaatindeyim" diye ekledi. Yine aynı şekilde Talat, "İstediğimiz ama elde edemediğimiz birçok husus var. Ancak her şeye rağmen gönül rahatlığıyla evet denilebilecek bir plan çıktı" diye konuştu. Sağduyu zamanı Kıbrıs'ı iç politikaya taşımaya kalkışanlar, Kıbrıs Türkleri'nin umutlarını siyasal çıkarlarına paspas yapanlar, Denktaş üstünden hesaplara girişenler de Org. Özkök'e kulak vermeli: "Referandum treni New York'tan hareket etti, hızla ilerliyor. Hiç kimse sonucu etkilemek için soydaşlarımıza baskı yapmasın. Kıbrıs Türk halkı en doğru kararı verecek." Türkiye'nin nihai kararına gelince; Org. Özkök onun da adresini gösterdi: "TBMM'nin en doğru kararı vereceğine olan inancımız tamdır." Türkiye böylesine sağduyulu, soğukkanlı ve demokrat Genelkurmay Başkanı'na sahip olduğu için çok ama çok şanslı. Ve de müthiş zeki... Bir tuzak soruya Org. Özkök'ünkü kadar diplomatik ama o ölçüde ders verici, siyasal ihtirastan gözleri dönmüşlerin akıllarını başlarına getirecek bir cevap duydunuz mu? Soru: Denktaş'ı Harp Okulu'na konferansa çağırır mısınız? Cevap: Son anda akla gelmiş parlak fikirlerden daima korkarım. Org. Özkök'ün kuşku bulutlarını dağıtan değerlendirmeleri, 24 Nisan'daki referandumda Kuzey Kıbrıs'ta "evet" oylarında patlama sağlayacak. Gerisini Rumlar düşünsün...
|