| |
Türkiye kavgası kızıştı
Biz tam üyelik görüşmelerini yürütürken hiç kimse dinimizi sormadı. Türkiye'ye de sormaya hakkımız yok..." Fransa'da başlayan Türkiye tartışmalarının dalga dalga eski-yeni tüm AB üyelerine yayıldığı bir dönemde, Avrupa Parlamentosu'nda dün dürüst bir ses yükseldi. Bu sesin sahibi Janez Potocnic. Slovenya'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı olarak tam üyelik müzakerelerini sonuçlandıran kişi. Ama bizim açımızdan asıl önemi, 1 Mayıs'tan itibaren AB Komisyonu'nunda genişlemeden sorumlu komiser Günther Verheugen'in yardımcılığına getirilecek olması. Verheugen'in yıl sonunda görev süresi dolunca da, onun koltuğuna oturacak. Yani sonbaharda kaleme alınacak Türkiye raporunda rolü olacak, ondan sonraki süreçte de büyük etkisi... 10 yeni üyenin AB Komisyonu'ndaki temsilcilerinin Avrupa Parlamentosu'na tanıtımında Potocnic'e yöneltilen ilk soru "Türkiye'nin üyeliği için ne düşünüyorsunuz" oldu. O da yanıtına yukarıdaki cümlelerle başladı ve ekledi: "Türkiye AB ile Müslüman dünya arasında köprü olarak önemli rol oynayabilir. Laik demokrasi modeliyle diğer İslam ülkelerine esin kaynağı olabilir." Fransız ve Alman solu Potocnic'in bu konuşmayı yaptığı saatlerde Fransa'da da bir gelişme oldu: İktidar partisi Halkçı Hareket Birliği (UMP) bünyesindeki fikir kulüplerinin yöneticileri, Türkiye'nin AB üyeliğinin parti içinde referanduma götürülmesini istedi. Öneriye göre, UMP olağanüstü kurultaya giderek, Türkiye için son sözü tabanına bırakmalı. "UMP'yi kurtarmak için tek yol bu" dediler çağrının sahipleri, "Yoksa bölgesel seçimlerin ardından bir de Avrupa seçimlerinde deprem yaşarsak, parti ayakta kalamaz..." Bu çağrının Fransa'da gündemin en önemli konularından biri durumuna gelen Türkiye tartış- malarına benzin dökeceği kesin. Tartışmada son durum: Sağ giderek daha güçlü "hayır" diyor, Türkiye karşıtlarının çoğunlukta olduğu kamuoyu ile siyasal etik kaygıları arasında sıkışan sol ise cılız şekilde "Söz verdik, ayıp olur" diye geçiştiriyor. Dün açıklanan bir araştırma işin ciddiyetini daha da artırdı: AB ülkelerinde Avrupa Parlamentosu seçimlerinden, sağ ve merkez sağ güçlenerek çıkacak. Bu da özellikle Almanya'da Hıristiyan Demokratlar'ın Başbakan Gerhard Schröder'in Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonuna yeni bir darbe indirmesi demek. Cephe çatırdıyor mu? Böyle bir darbenin etkileri de Türkiye kararının verileceği Aralık'taki Brüksel zirvesine yansıyacak. O kadar ki, Financial Times, bugüne kadar Türkiye'nin yanında yer alan Fransa-Almanya-İngiltere cephesinin parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısı yapıyor. Gerek siyasilerin demeçlerine, gerekse her görüşten uzmanların tahlillerine baktığımızda, Türkiye'yi "Uzun ince Avrupa yolu"nda, yeni dönemde üç ateş çemberi bekliyor. Birincisi "Görüşmeler başlatılsın mı" badiresini atlatmak. İkincisi müzakere sürecinde "Türkiye'yi gerçekten istiyor muyuz" tartışmalarından yara bere almadan çıkmak. Üçüncüsü de "Görüşmelerde evet, onay sürecinde hayır diyelim" planlarını bozmak. Bu engelleri herhalde aşacağız ama anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek.
|