22 bin mağdur adına
22 bin insan, 9 aydır paralarına kavuşmak için çaresiz çırpınıyor. Aralarında memurlar, ev kadınları, bu ülke için Güneydoğu'da ateşten gömlek giyip, ölümü koklamış polisler, askerler var. Telefon, faks, e-mail, ellerindeki tüm imkanlarla dertlerini anlatmaya, olayı unutturmamaya çalışıyorlar. Onlar, biriktirdikleri üç-beş kuruşu riske atmamak için devlete teslim ettiler. Devlet derken, devlet adına aracılık yaptığı sanılan bir bankaya teslim ettiler. Mevduat hesabı açtırmadılar. Hisse senedi almadılar. Paralarıyla at yarışı oynamadılar. Kendilerine yakın hissettikleri, faizi diğer bankaya göre 2-3 puan yüksek olduğu için İmar Bankası'ndan Hazine bonosu aldılar. . Çünkü reklamları, banka kapılarına asılan duyuruları gördüler. Yüzbinlerce insan gibi o kapıyı açtılar... Meğer İmar Bankası'nın bono satma yetkisi yokmuş. 'Binlerce insan o ilanları gördü, görmesi gerekenler görmedi' diye şimdi ağır bedel ödüyorlar. İmar Bankası'na el konulduğunda aslında emindiler. Çünkü ellerinde, devlet adına verilen ve diğer bankalardan alınan makbuzlardan virgül kadar farkı olmayan belge vardı. Bu belgelerin sağlamlığına güveniyorlardı. Yanıldılar. Devlete, hükümete, bankacılık sistemine olan bakışları zedelendi. Şimdi, avukat parası bulanlar, İmar Bankası'nın izinsiz bono satmasına göz yumanları (İMKB, Hazine, SPK, ilgili her kurumu) mahkum ettirmeye çalışıyorlar. Neymiş efendim, mevduat, kayıtlı olmasa da güvence kapsamında, karşılıklı veya karşılıksız bono ise güvence kapsamı dışındaymış. Yasaya göre İmar Bankası'ndan bono alanlara ödeme yapılmazmış. Ticari mevduat da güvence kapsamında mıydı? İmar'a ticari mevduat yapanlar yeni bir yasayla güvence kapsamına alınmadı mı? "Efendim onların sayısı çok küçüktü" diye bir mazeret olur mu? Mağduriyet ne zamandan beri matematikle çözülür oldu? Haksızlığa uğramış insanlar, sistem için risk oluşturmayacak bir büyüklükte ise, "Çözmeye gerek yok. Uğradıkları zararla, haksızlıkla başbaşa kalsınlar, 22 bin kişi de mağdur olsun' denebilir mi? Bence artık AKP milletvekillerinin bu haksızlığa son vermek için harekete geçmesi gerekiyor. Uzanlar'a ait Telsim, Star gibi varlıklara el koymak için yasa çıkaran AKP Hükümeti, bu işin çözümünü de bulabilmeli. Aslında konuya basından çok bankacıların sahip çıkması gerekmiyor mu? Konuyu eskisi kadar gündeme getirmiyorum. "Mağdur insanların duygularını sömürüyor" demelerinden korkuyorum. Ama arıyorlar, bıkıp usanmadan... "Ne olur unutturmayın" diyorlar. Bizi yönetenlerin, haksızlığa uğramış kişilerin bu sorununu çözebilecek reflekslere sahip olduklarına inanıyorum. İnanmak istiyorum. Bu yüzden unutturmuyorum!
|