Aydın Doğan: Ne yapalım bu da bir hayat bilgisi dersiymiş
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın yolladığı açıklamaları yayınlamaya devam ediyorum. Doğan Grubu'na yönelik yazılarımı ağır bir dille eleştiren Aydın Doğan, beni nankörlük, insafsızlık ve hayatında görmediği ölçüde iftira atmakla suçluyor. Bakın şöyle diyor: "Hiç süphesiz sizden bu soruları (dün bu köşede yayınlanan metinde yer alıyordu) sormanızı beklemiyorum. Ama en azından ilkeli bir gazetecilik gösteriniz; devletin ve halkın sırtına yüklenen borcun hesabını soran insanları böyle çürük ve kendinizin de inanmadığı iddialarla karalamaya kalkmayınız. Sayın Semerci, Çeyrek yüzyılı aşkın bir gazetecilik hayatım boyunca çok iftiraya uğradım. Hakkımda çok yalan uyduruldu. Ama hiçbiri bu kadar insafsız olmadı. Çünkü bir yayın grubunu kurtarmak için bütün iyi niyetimle yaptığım, bir gün inanılmaz bir nankörlükle bana yöneltilen bir silah haline getirileceğine hiç ihtimal vermemiştim. Ne yazık ki yazılarınız bana bu sektörde insanlık duygusunun, vefa gibi kavramların çok demode olduğu gerçeğini öğretti. Ne yapalım, bu da bir hayat bilgisi dersiymiş. --------- Çeyrek asra yakın gazetecilik yapıyorum. Değil bir basın patronuna, hiç kimseye iftira atmadım. Buna rağmen bu suçlamayı hakkedecek ne yaptım? Doğan Gurubu'nun, Sabah'a yönelik tutumunu düşmanca bulduğumu yazdım. Ve bunun arkasındaki ekonomik gerekçelerin ne olduğunu sorguladım. Sabah'ı ele geçiremeyenlerin veya güçsüzleştiremeyenlerin ne kaybettiklerini verilerle deşifre etmeye çalıştım. Doğan Grubu'nun reklam sektöründeki kaybının en az 500 milyon dolar olduğunu, dağıtımında tekel olma fırsatını yakalayamadığını ve Sabah'ın MDP şirketi kurarak, Doğan'ı yıllık 150 milyon dolarlık ciro kaybına uğrattığını yazdım. Basında ilk kez olay, bu yönüyle işlendi. "Kral çıplak" demiş olmalıyım. Şimdi sırf bu yüzden birine iftira atmakla, nankörlük yapmakla, insafsız olmakla suçlanıyorum...
*** Ayrıca, anlamakta zorluk çektiğim bir konu var. Aydın Doğan, Merkez'in Sabah ve atv'nin isim hakkını lisans kiralamasını peşkeş olarak neden değerlendiriyor? atv ve Sabah, devlete ait bir varlık değil. Özel şirketlere ait varlıklar. TMSF'nin konumu, bu varlıklara ilişkin tasarruflara onay verip vermemesiyle ilgili. Kaldı ki lisans anlaşması bir varlık devri de değil. Turgay Ciner, Bilgin Grubu ile tüm taraflarca ekonomik gerçeklere uygunluğu kabul edilen bir lisans sözleşmesi yapıyor. Sözleşme, Sayın Doğan'ın, CNN'nin isim hakkını almasından farklı değil. Kaldı ki mahkemelerin, iki özel kişi arasındaki lisans sözleşmesinin TMSF'yi ilgilendirmeyeceğine dair yaklaşımları da var. Buna rağmen, Turgay Ciner, lisans anlaşmasının yapıldığı gün, onay için sözleşmeyi Fon'a gönderdiğini belirtiyor. TMSF ise aylarca maddi koşulların nasıl olması gerektiğine dair değerlendirme yapıyor ve Merkez Grubu'nun karın yüzde 55'ini lisans bedeli olarak Fon'a ödemesi koşuluyla, sözleşmeyi onaylıyor. Allah aşkına söyler misiniz, Aydın Doğan bu sözleşmenin neresinde? Yapılan anlaşmaya göre, Merkez Grubu, Bilgin Grubu'na ait hiç bir hak ve varlığı devralmıyor. Bu varlıklar TMSF'nin teminatı olarak kalmaya devam ediyor. Sonuçta, yeni yapı, bugüne kadar kamuya 95 trilyon liraya yakın vergi SSK primi vs ödüyor. 2 bin 500 kişinin istihdamını sağlıyor. Ve Sabah'ın isim hakkı eskisinden bile daha değerli hale geliyor. Sabah eskisinden daha güçlü bir yapıyla okuyucuya ulaştırılıyor. Bu noktada, Aydın Doğan'a dün kendi gazetesinde de yayınlanan bir habere bakmasını öneriyorum. RTÜK Başkanı Fatih Karaca, RTÜK payını ödemediği için Star Tv'nin kapatılmamasını şöyle açıklıyor: "Eğer yayını durdurur ve lisansı iptal edersek Star Tv'nin masa ve sandalyesi dışında hiçbir değeri yok. Onun değeri ulusal yayın yapmasında. Lisansı iptal edersek, devlet ve TMSF yetkilileri 'devlete ait bir değeri sıfıra indirdiniz' derler." Sayın Doğan, Star'ın kapanmaması için yapılan bu işlemi nasıl değerlendiriyor? Yani Sabah ve atv yayınlanıyorsa, bunda kamunun çıkarı çok yüksek değil mi? Üstelik, atv'nin geçmiş ve mevcut RTÜK payları, vergileri, maaşları günü gününe Merkez Grubu tarafından ödeniyor.
*** Acaba Sayın Doğan, Turgay Ciner'in girişimiyle içinde çalıştığımız kurumun kurtarıldığını, bir kez olsun düşündü mü? Biz böyle düşünüyoruz. En azından burada çalışanlar, Ciner'in Sabah'ı kurtardığını biliyor. Binlerce insanın işsiz kalmaktan kurtulduğunu biliyor. SSK ve vergi borçlarının ödendiğini biliyor. Ve geleceğe umutla bakıyorlar. Bu nedenle ciddi bir yönetim ve mali destek isteyen mevcut yapı için, bir yazarınız '20 milyon dolara ben kiralayayım' gibi ciddiyetten uzak önerisini görünce kızıyoruz. İletişim Fakültesi Dekanı olan bir başka yazarınız, "Sabah batmalıydı" fetvasını verince kızıyoruz. En azından onlara "eleştiri sınırlarını aşan, alaycı, kendinize menkul, rencide eden yazılar yazmamanızı tavsiye ediyorum" demenizi bekliyoruz.
|