Sokaktaki panoda aşklarını haykırıyorlar
Bugün saat tam 12.00'da Şişli Meydanı'ndaki Sevgililer Panosu'nun yanında olacağım. Babam için, babaannem için, bütün aşıklar için bir şeyler karalayacağım. Hadi gelin hep birlikte yazalım
Perşembe günü tam bu yazıyı yazmaya oturduğumda telefonum çaldı. "Yani şekerim gez gez bütün çarşıları bitirdim, hala sevgilime bir Sevgililer Günü hediyesi bulamadım." Hava kararmaya başlamış, tipiden göz gözü görmüyor. Ben yazımı daha yazamamış olmanın stresi içindeyim, bir taraftan da aklım evde. Acaba bu sefer nasıl gideceğim, geçen sefer evdeki adamı beni işyerinden aldığı için "Yılın kocası" ilan ettik ama... "İyi de kızım sen de hep son güne bırakıyorsun, hem bu karda kışta çarşı gezen bir tek sen varsındır yani!" Arkadaşım 2 yıllık evli. Uçuk kaçık bir kızdır. En yaratıcı hediyeleri almakla övünür durur. Yaratıcıdır da. Geçenlerde kocasını karşılamaya, elinde bir pankartla gitti havaalanına. Pankartta kocasının ismi, başında da "Sevgilim hoşgeldin" yazıyordu. Bir başka özelliği daha vardır, nefes almadan konuşur. "Sen öyle zannet" diye cevap verdi. "Herkes, Nişantaşı'ndaydı. Dükkanlar tıklım tıklımdı. Ay bu arada sen Şişli Meydanı'ndaki Sevgililer Günü Panosu'nu gördün mü? inanılmaz hoş bir şey. Herkes bir şeyler yazıyordu. Şu Mustafa Sarıgül harika bir adam. Yine bulmuş yeni bir fikir. Avrupa'da gibi hissettim vallahi! Ben de bir not yazdım. Bu arada sen ne aldın kocana?" Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bir: Ben Şişli'deki panoya yazılan notlar arasında yapılacak yarışmada jüri üyesiyim ama daha gidip panoyu göremedim. İki: Kocama bir şey almadım, hatta almayı düşünmedim bile.
*** Geçen hafta Londra'da her yerde Barry White çalıyordu. Hangi dükkana girseniz, hangi restoranda otursanız mutlaka arkadan Barry'nin o seksi, tok sesini duyuyorsunuz. "Seni olduğun gibi seviyorum". Barry'i hatırlamayanlar için, minik bir ipucu, hani Ally McBeal dizisinde sık sık duyduğumuz kalın sesli şarkıcı. 14 Şubat Sevgililer Günü'nün adamı ilan etmişler onu Londra'da. Açıkcası iyi de etmişler. İnsanın sevgilisi olmasa bulacağı geliyor onu dinlediğinde. Ben de aldım bir albümünü sabah akşam onu dinliyorum. İtalya'da ise Sevgililer Günü için Nazım Hikmet'in şiir kitaplarını dizmişler tezgaha. "O mavi gözlü bir devdi, minnacık bir kadın sevdi/Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruli hanımelleri açan bir ev." Arkadaşımla konuştuktan sonra Şişli'deki panoya yazılmış notları açtım. Oysa sabahtan beri önümde duruyorlardı. Ne kadar güzel yazmışlar, içlerini dökmüşler, aşklarını haykırmışlar. Daha romantik bir şey düşünebiliyor musunuz? Sokaktaki bir panoya sevginizi yazıyorsunuz. Altına da imzanızı atıyorsunuz. Acaba ben de bir şeyler yazsam mı kocam için? İyi de o zaman her ne kadar iyi anlaşamasak da gelmiş geçmiş en büyük aşık olarak gördüğüm babam için de bir şeyler karalamam gerekir. Hayatımda hiçbir erkeğin onun anneme baktığı gibi baktığını görmedim. Belki de bu bakış kaçırdı annemi. Kimbilir? Ya babaannem? Etrafındaki kadınlarla flört etmekle yaşamın anlamını bulan, hatta beslenen büyükbabamı son nefesine kadar ilk günkü gibi sevdiği için bir cümleyi de o hak etmiyor mu? Yok yok notu boşver Balçiçek, öylesine aşklar var ki, seninkisi basit kalır.
*** Yılın kocası yine beni almaya işe geldi. Bu sefer zincir bile takmış. Yarı yolda tek zincirimizi kaybettik. Biraz daha ilerleyince yanlışlıkla bir kaldırıma çaktık. Tabii ki kavga ettik. "Anlamıyorum yani. Nasıl görmezsin koskoca kaldırımı?" Arnavutköy yokuşlarından birinde arabayı bıraktık. Yürümeye başladık. Fırtına dinmiş, kar yavaş yavaş yağıyordu. Birden fark ettim elimi elinde. Sahi ne zaman el ele tutuştuk? Demin birbirimizi yemiyor muyduk? Bütün ilişkiyi masaya yatırmıştı hani? "Sen zaten hep" diye başlayan cümleler kuruyorduk. Ünlü yokuşumuzu tırmanırken dönüp Boğaz'a baktım bir an, ne Barry White vardı aklımda ne de Nazım Hikmet, nereden geldiğini hiç bilmediğim bir şarkı çalıyordu, içimde yerlerde. Fatih Kısaparmak söylüyordu: "Bir kere sevdaya tutulmaya gör, ateşlere yandığının resmidir. Aşık dediğin Mecnun misali kör, ne bilsin alemde mevsimidir. Dünya bir yana, o hayal yana, bir meşaledir pervaneyim ona. Altında bir ömür geze dolana ağladığım yer penceresi midir? Bugün saat tam 12.00'da Şişli Meydanı'ndaki Sevgililer Panosu'nun yanında olacağım. Kocamı ikna edebilir miyim bir not yazmaya daha bilmiyorum ama ben bir şeyler karalayacağım, babam için babaannem için, bütün aşıklar için. Hadi gelin birlikte yazalım.
|