Kapıdaki tehlike
Asker sayısını 105 bine düşüren Amerikan yönetimi, Irak'ı kontrol etmekte giderek zorlanıyor.
Bizim için asıl tehlike burada yatıyor. Amerika, yeniden
Ankara'ya dönüp "Şu 10 bin askeri kabul ediyorum" diyebilir. Washington'dan bunun işaretleri gelmeye başladı.
Irak hızla bir iç savaşa sürüklenirken Amerika'nın Türkiye'ye ilgisi yeniden artıyor. Bugüne kadar Sünni bölgesiyle sınırlı olan direniş Şii bölgelerine sıçradı. Şu anda Irak'ın dört bir yanı savaş alanı. Bu manzara karşısında, 1 Mart Tezkeresi'ni reddeden Meclis'e, AKP'lisi ve CHP'lisi ile bir kere daha teşekkür etmek gerekir. Bu tarihi karar sayesinde Türkiye burnunun dibindeki bir batağa saplanmaktan kurtuldu. Türk medyasında bir kısım yazarlar tarafından da göklere çıkarılan Neo- Con'lar kimin ne hata yaptığını, kimin kimden özür dilemesi gerektiğini şimdi belki daha iyi görüyordur. Hürriyet gazetesinin bu savaşı hararetle savunan yazarı Ertuğrul Özkök, savaşın ardından "Yugoslavya'da ne olduysa, bir yıl sonra Irak'ta da aynısı olur. Demokratik bir rejim kurulur" kehanetinde bulunmuştu. Sık sık Irak'a gidip gelen Cengiz Çandar'a göre ise Bağdat giderek güvenli bir hale geliyordu. Öngörüler çıkmadı Bugünkü manzara ne yazık ki, onların öngörülerini doğru çıkarmadı. Irak bugün gerek direnişçilerin eylemleri, gerekse Amerika'nın misillemeleri sonucu kadın ve çocukların hedef tahtası haline geldiği bir ülke oldu. Asker sayısını 105 bine düşüren Amerikan yönetimi, Irak'ı kontrol etmekte gi- derek zorlanıyor. Irak'taki Amerikalı komutanlar daha fazla askere gereksinim olduğunu söylüyor ama seçime odaklanan Bush yönetiminin buna evet demesi çok kolay değil. Bizim için asıl tehlike burada yatıyor. Amerika, yeniden Ankara'ya dönüp "Şu 10 bin askeri kabul ediyorum" diyebilir. Washington'dan bunun işaretleri gelmeye başladı. New York Times yazarı William Safire dünkü köşesinde bu konuyu açıkça dile getirdi. ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers ise "Dostluğumuz hiç bu kadar önemli olmamıştı" diyerek bir başka mesaj verdi. Dostluğun değeri Yanı başımızdan bir diktatörün tarihin çöplüğüne gitmesi elbette iyi oldu. Kendi halkını inim inim inleten bir diktatörün hesap vermesi insanlık adına olumlu bir adımdır. Ancak Amerika'nın bu yüzyıldaki askeri müdahalelerini inceleyince, bu işgallerin o ülke halklarına mutluluk getirmediği de ortada. Bu, Haiti'den Nikaragua'ya kadar kanıtlanmış bir gerçek. Amerika bu gerçeği görmeden, terörle mücadele maskesi altında bir macera başlattı ve bölge dengelerini altüst etti. Dünyanın dörtbir yanına yayılmış güçleriyle buraya daha fazla asker göndermesi olanaksız. Yönetimi Birleşmiş Milletler'e bırakmaya gönüllü değil. Irak'ta yeterli güvenlik önlemi almayıp bir faciayla karşılaşan, Saddam'la yaptığı petrol anlaşması yüzünden gırtla- ğa kadar yolsuzluğa battığı ortaya çıkan Birleşmiş Milletler'in de şu anda böyle bir işi üstlenecek moral ve gücü var mı, o da şüpheli. Bu nedenle Ankara'nın Amerika'nın baskısıyla Irak'ta böylesine bir maceraya atılması tarihi bir hata olur. Böyle bir adım Türkiye'nin terör üssüne dönme- sine neden olur. Türkiye, bu bataktan mutlaka uzak durmalıdır.
|