| |
|
|
Dayanışmanın güçlü kolları!..
Yogi Raman ok ve yay kullanmayı neredeyse sanat haline getirmiş bir atış ustasıymış. Oğlu babasının bu ustaca atışlarını her fırsatta seyreder, her defasında bir kez daha hayran kalırmış babasına. Bir gün baba oğul ormana, eski bir manastır yakınına gitmişler. Raman ok ve yayını bir kenara bırakıp, cebinden işlemeli beyaz bir mendil çıkarıp, oğluna seslenmiş. - Şu mendille gözlerimi bağla. Çocuk babasının bu isteğini biraz da şaşkınlıkla yerine getirmiş. Raman sormuş. - Benim nişancılığım konusunda ne düşünüyorsun? Çocuk gururla yanıtlamış babasını: - Yüz metreden bir gülü vurduğunuzu defalarca gördüm efendim. Sonra yine babasının arzusu üzerine oradan kopardığı bir gülü yüz metre ötedeki bir ağacın dalları arasına yerleştirmiş. Raman yayını germiş ve fırlatmış oku. Ok havada ıslıklar çalarak uçmuş. Ancak, değil güle vurmak, ağacın bile metrelerce ötesinden geçip kaybolmuş. Raman sormuş: - Vurabildim mi? - Iskaladınız efendim. Hem de büyük bir farkla. Oysa bana düşünce gücünüzü ve sihirbazlık yeteneğinizi göstereceğinizi sanmıştım. Raman gülümseyerek okşamış oğlunun başını. Demiş ki: - Sana düşünce gücüyle ilgili en temel dersi verdim. Bir şeyi elde etmek istediğin zaman, önce ne istediğini bilip bütün dikkatini, bütün düşünceni oraya yoğunlaştıracaksın. Hiç unutma. Kimse görmediği bir hedefe ulaşamaz... Nereden çıktı bu hikâye (mi)?.. "Bu hikâye nereden çıktı diye?" soran olur belki. Nereden çıkacak, hiçbir yerden. Daha doğrusu her bir yerden çıktı. Yaşamın her anı ve her katmanında hepimiz, yani kim olursak olalım hepimiz, ustası, üstadı olduğumuz işlerde bile, kimi zaman hedefi ıskalamıyor muyuz? Gözümüze bağlı olan, işlemeli beyaz mendiller değil belki, ama... Ama kimi zaman kibrimiz, kimi zaman da mevcut "erk"imize, etkimize, halimize olan sarsılmaz güvenimiz, sanal bir mendil gibi örtmüyor mu bakışlarımızı? Ve kimi zaman... Hatta çoğu zaman; pek de yaman olduğumuz nişancılığımızın öz güveniyle dolu dolu, fırlatmıyor muyuz oklarımızı? Sonra da bir bakıyoruz ki hedef oradaaa, ok şurada...
|