| |
|
|
Yoksulluk sınırının altındaki yargıçlarımız..
İngiliz Sefareti'ne teşekkür etmemiz gerek, aslında beni deliye döndüren kararlarından dolayı.. Ama olayı kamuya mal etmenin başka yolu yoktu. Türkiye ve Kıbrıs'taki İngiliz Büyükelçilikleri bunu başardılar.. İşte bunun için teşekkür.. Erdal Şafak yazmıştı dün, acı, çok acı, utanılacak olayı.. Ergun sürmanşete koydurmuş.. "Vize isteğine utandıran ret" İkisinin de ellerine sağlık.. Türkiye'de adaletin hangi koşullarda gerçekleştiğine medya olarak eğilmemiz için İngilizler'in uyarısına gerek duymuş olsak da.. Bakın bir ülkede egemenlik, bağımsızlık, özgürlük simgesi üç anayasal kurum vardır.. Birbirlerinden ayrı, birbirlerinden bağımsız üç kurum.. Bunlar olmadan demokrasiden söz etmek de mümkün değildir.. Yasama.. Yürütme.. Yargı.. Yasama, yasaları koymaktır, özetle.. Yürütme uygulamaktır. Yargı da, uygulamadaki yanlışları belirleme, düzeltme, cezalandırmadır.. Biri olmazsa, ötekilerin varlığı anlamsızlaşır.. Bu ülkede en iyi hayatı Yürütme'de yer alanlar yaşar.. Bir elleri yağda, öteki baldadır.. Bakan oldunuz mu, artık hayatınızın sonuna kadar "Bakan" ünvanlı kalır, bakan gibi yaşarsınız.. Yasama'da yer alanlar da, maddi, manevi büyük güvenceler içinde yaşarlar. Rahatları ve güvenlikleri temin edilir.. Dokunulmazlıkları vardır. Milletvekillikleri bitince de "Kıyak" emekli olarak ayrıcalıklarını sürdürürüler.. Devletin gücünü temsil eden bu iki erkin mensuplarına yapılanları az bile bulanlardanız, yanlış anlaşılmasın.. Ne var ki, bu iki erkin sefasına, üçüncü erk yargıda rastlanmaz.. En kutsal kurum Adalet'i temsil edenler bu ülkede maddi manevi tam bir sefalet içinde yaşarlar.. Emeklilikleri tam sefilliktir. Uygar toplumlarda yargıç en saygın kişi iken, bizde kapıcısı bile ciddiye almaz.. Aldıkları para, işte İngiliz'in açıklaması, yoksulluk seviyesinin altındadır. Karı koca iki hakimin maaşı oğullarını altı ay Londra'ya göndermeye yetmez. Çalıştıkları yer, yargıçlarımız beni bağışlasın, köpek bağlasan durmaz felaketlerdir. Güneş ışığı girmeyen, loş, rutubetli, toz toprak içinde.. Hala 1940 model daktilolarla "Yaz kızım" usulü çalışır, davaları yılların tozunu yemiş dosyalardan, o tozları ciğerlerine çekerek çözmeye uğraşırlar.. Her gün önlerine, yüzlerce, evet yüzlerce dosya konur ki, bak bakabilirsen.. Organize suç çetelerinin şantaj, tehdit ve rüşvet taleplerine en çok muhatap olan kesim yargıdakilerdir.. Bu koşullarda insan fiziksel, ruhsal nasıl sağlıklı kalır, nasıl sağlıklı karar verir, Adalet'i nasıl yerine getirir düşünün?.. Yargıçlar bu ülkenin en fedakar, en idealist, ama en ezilen "Güç"üdür.. İngiliz elçiliklerinin kararı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni harekete geçirir mi?.. Adalet Bakanı'nı harekete geçirir mi?. Türkiye'de yargı kurumunun sefaletinin, donsuz kadın reklamlarından çok daha önemli bir konu olduğunun Bay Cemil Çiçek farkına varır mı?.. Ankara ve Kıbrıs İngiliz elçilerine ilk teşekkür yazısını ben yazarım, eğer Türkiye'de bir milim "Vicdan" hareketlenmesi sağlayabilirlerse..
*** Erdal Şafak bu gazetenin baş yazarı ve iki numaralı yöneticisi.. Bir yazıp peşini bırakmamalı.. Sabah, İstanbul'dan başlayarak, yargının hangi koşullarda çalıştığını bol resimli bir yazı dizisi halinde sunmalı.. Tezkan'ın atv Haberler'i bu kampanyaya tüm gücü ile katılmalılar.. Sabah ve atv, "Vize isteğine utandıran ret" diye manşetledikleri utancı kaldırana dek, savaşı sürdürmeli.. Sabah, yargı erkine, bu erki gerçekleştiren yargıçlara sonuna dek sahip çıkmalı.. Böyle gelmiş.. Böyle gitmemeli..
|