kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Yüksek siyaset ve günlük hayat

İnsanlar için elbette güvenlik, iş ve aş önemli. Ancak günlük yaşamını kuşatan koşullar ondan daha az önemli değil. Seçmen, günlük yaşam kalitesinin yükselmesini bekliyor. Kentlerin büyümüş kasaba olmaktan çıkmasını talep ediyor.

TESEV'in 2000 Kasım krizinin hemen öncesi ve 2004'ün aynı zaman dilimi içinde yaptığı iki araştırma, halkın tek partili bir siyasi iktidarla ne kadar huzura erdiğini ortaya koyuyor.
Fikret Adaman, Ali Çarkoğlu ve Burhan Şenatalar'ın gerçekleştirdiği bu iki araştırmaya göre, 2000'de sağlığı bozuk bir başbakan ve birbiriyle kavgalı üç partili iktidarın, seçmeni tam bir bunalıma soktuğu görülüyor.
Meclis'te büyük bir çoğunluk sağlamış AKP iktidarı ise, seçmenin bugünden olmasa da, yakın gelecekten nasıl umutlu olduğunu gözler önüne seriyor.
Araştırmaya katılan deneklerin önemli bir bölümü, sıkıntıda olduğu konularda bile aşırı bir iyimserlik içinde.
Burada dikkat edilmesi gereken konu ise tek yakınma konusunun çöplerin toplanmaması olması.
Bu yanıt, insanların günlük yaşamıyla ilgili.
Türkiye, 75 yıllık geçmiş siyasetini genellikle rejim tartışmaları üzerine yaptı. Her tek parti iktidarında, 'irtica getirecek, rejimi sarsacak' tartışmaları yaşandı.
Kısaca "yüksek gerilimli" bir siyaset yapıldı ülkemizde.
Sistem tartışmaları, seçmenin günlük yaşamını gölgede bıraktı.
Oysa hepimiz trafik terörü tehdidi altında yaşıyoruz. Hıncal Uluç dışında bu konuyu sürekli gündemde tutan kimse yok. Her yıl binlerce kişinin canını alan trafik terörü, yüksek siyasetin gündeminde yok.
Çoluğumuz çocuğumuz ve bizler her gün canımızı Allah'a emanet edip kendimizi yollara atıyoruz. Karşıdan gelen bir arabanın başımıza düşüp bizi öldürmeyeceğinden emin olamıyoruz.
Arabası olmayanlar sabahın erken saatlerinde yollara düşüp saatlerce duraklarda bekledikten sonra balık istifi otobüslere binmek zorunda kalıyor.
Yollarımızın kalitesi düşük, kimi yollar delik deşik. Trafik işaretli yol bulmak neredeyse olanaksız.
Sokak ve cadde lambaları yanmıyor. Karanlık kentlerde yaşıyoruz.
Kişi başına düşen yeşil alan bakımından çağdaş dünyanın çok çok gerisindeyiz.
Denizlerimizi çöplük veya kanalizasyon olarak kullanıyoruz.
Anketin gösterdiğine göre, birçok yerde çöpler düzenli toplanmıyor.
İnsanlar için elbette güvenlik, iş ve aş önemli. Ancak günlük yaşamını kuşatan bu koşullar ondan daha az önemli değil.
Bu seçmen, günlük yaşam kalitesinin yükselmesini bekliyor.
Kentlerin büyümüş kasaba olmaktan çıkmasını talep ediyor.
Buralarda yaşayan insanlar ya yurtdışına gittiklerinde veya ekran karşısına oturduklarında Batı kentlerindeki yaşam standardının nasıl yüksek olduğunu görüyor.
O da Batı'daki gibi aydınlık ve temiz sokaklar, çağdaş bir toplu ulaşım sistemi, kurallarına uyulan bir trafik sistemine kendisinin de layık olduğunu düşünüyor.
Siyaseti sadece rejim tartışması olarak görenler, halkın günlük yaşamından uzak düşüyor. Onların günlük yaşam kalitesini yükseltme kaygusu olmuyor.
Bu olmadığı gibi, bu hayatı düzeltmeye yönelik çabaların da karşısında duruyor. Yerel yönetimlerin düzeltilme çabalarına karşı konulması, aslında bizim ilkel koşullarda yaşamaya devam etmemiz yolunda verilmiş bir hüküm oluyor.
Ama uçağa VIP salonundan binen, makam arabalarından inmeyen, kendini devlet gibi gören siyaset erbabı, bu gerçeği görmüyor.
Yönetim kadrolarında yerel yönetim deneyimi olan isimlere yer vermeyen bir siyaset anlayışının bu gerçeği daha uzun süre görmesi de mümkün görülmüyor.
Günlük yaşamımıza değer vermeyen bir siyasi kadronun ise, sandıktan başarıyla çıkması sadece ham bir hayal oluyor elbette.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Futbol ve adalet   / 09-04-2004
 Kapıdaki tehlike   / 08-04-2004
 Ver-kurtul etiketi   / 07-04-2004
 İslam cumhuriyeti ve reklamlar   / 05-04-2004
 Apartmanın huysuz sakini   / 02-04-2004
 Yüksek siyaset ve günlük hayat   / 01-04-2004
 Siyasetin alanı   / 31-03-2004
 Seçim dersleri   / 30-03-2004
 Merkez Grubu'nun duruşu   / 27-03-2004
 Öncü olmak.   / 15-03-2004
ERGUN BABAHAN
Salih Memecan'la çalışma şansı
"Kimselerin vakti yok ah,...
ERDAL ŞAFAK
Müthiş Türk
Bir Türk evladı Einstein'ın "İzafiyet...
AHMET HAKAN COŞKUN
“Ana” ile “yavru” arasındaki farklar
Türkiye'de...
MEHMET BARLAS
Referandumda “Hayır” çıksa da, Denktaş artık “Eski Denktaş”...
ÖMER LÜTFİ METE
'İlim bir nokta idi'
Yaklaşık bir yıl kadar önce 'Komplo...
SAVAŞ AY
Sağlıklı olmak zengin olmaktan önemli...
Sakıp...
REFİK DURBAŞ
Akademi Türkiye'nin kalitesi...
Bundan önce...
Hırs, Ter, Gözyaşı: 2-2
Hırs, Ter, Gözyaşı: 2-2
Kartal, Veysel ve Youla'nın golleriyle 18. dakikada 2 farklı geriye...
Bravo Yıldırım!
Bravo Yıldırım!
Siyah-beyazlı futbolcular, "Hakem Bülent Demirlek penaltımızı...
'Denktaş marjinallerle'
'Denktaş marjinallerle'
Referandum Yavru Vatan'da, ama Denktaş iki günde bir Anavatan'da...
Türkler evet derse, Kıbrıs ikiye bölünecek
Rum AKEL Partisi de hayır' diyeceğini açıklayınca durum netleşti.
Özgür basının yasakları
Özgür basının yasakları
Sansürcü bir anlayışla hazırlanan mevcut Basın Kanunu, AB...
NPQ dergisi Türkiye'yi ve dünyayı tartıştırdı
NPQ dergisi Türkiye'yi ve dünyayı tartıştırdı
'NPQ Türkiye Dergisi'nin Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlediği...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Sarı Sayfalar | Otomobil | ON
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.