Derviş'in seçim sonucu tahlili
Genel Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, partisi CHP'nin seçimden aldığı oy oranı üzerinde konuşmak istemiyor. "Rakamlara bakıp hemen yorum yapmak doğru olmaz" diyor. Partide Merkez Yürütme Kurulu toplantısı devam ederken, bir ara dışarı çıktığını o sıra telefon etme fırsatı bulduğunu belirtiyor. Seçim sonuçları üzerinde kısa bir değerlendirmesinin olduğunu belirtmekle yetiniyor. Nasıl bir sonuç çıkardığını sorduğumuzda, Deniz Baykal'ın önceki günkü yorumundan farklı bir değerlendirme yapıyor: "Seçim sonuçlarını bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Rakamları da çok dikkatli kullanmak lazım. Herkes için önemli olan sorun, bence, katılım oranının bu kadar düşük olması. Herkes buna bakmalı..." AKP %26- CHP %13 Derviş, iki büyük parti AKP ve CHP açısından kısa bir seçim sonuç değerlendirmesi yaptığını belirtip ekliyor: "Yaptığım değerlendirmeye göre; toplam seçmen sayısından yola çıkarak bir değerlendirme yapılırsa AKP'nin oyu aslında yüzde 26. Bizim, CHP'nin oyu ise yüzde 12-13 civarında. Bunlar da her iki parti açısından yeterli bir sonuç olmamalı. Çünkü sandığa gitmeyen seçmen sayısı, en yüksek oyu alan partiden de çok." Kemal Derviş, üzerinde durulması ve araştırılması gereken noktanın, "seçmenin büyük bir kısmının sandığa gitmekten neden uzak durduğu" olduğunu söylüyor.
İspanya ve Fransa Derviş, bu noktada iki hafta içinde Avrupa'da yapılan iki seçim ile ilgili örneklemede bulunuyor. Bunlardan birincisi, iki hafta önce yapılan, Başbakan Aznar'ı koltuğundan edip, İspanya Birleşik Sosyalist İşçi Partisi'ni yüzde 44 ile iş başına getiren seçim. Hem de bir gün öncesine yapılan kamuoyu araştırmalarında seçimin yüzde yüz galibi ilan edilen eski Başbakan Aznar'ın gücüne ve iktidardaki başarılarına rağmen. Diğeri ise önceki gün Fransa'da gerçekleşen bölgesel seçimlerin ikinci turunda sandıktan çıkan sonuç. Derviş, iki seçimde de solun büyük bir patlama yaptığını anımsatıyor. Özellikle de önceki gün Fransa'da yapılan seçimlerde Sosyalist Parti'nin son 25 yılın en büyük seçim zaferini elde ettiğini vurguluyor. Fransa'da seçmenlerin oyunun yüzde 50'- den fazlasını alıp, 22 bölgeden 21'ini ele geçirmiş olmasına dikkat çekiyor. Derviş, her iki seçimde de solun büyük zaferini seçmeni sandığa götürmeyi başararak elde ettiğini vurguluyor. Fransa'da yapılan seçimde katılım oranının çok yüksek olmasının sosyalistlere bu başarıyı getirdiğinin de altını özenle çiziyor. Kemal Derviş bunları sıraladıktan sonra şöyle devam ediyor: "Sandık başına gitmeyenlerin kim olduğunun çok iyi analizini yapmalı. Gitmeme nedenlerini çok iyi belirlemeli. Hangi kesim sandığa gitmemiş ve ne için gitmemiş ona bakmalı. Şu an bunların değerlendirmesi için çok erken. Bu analizleri yapmamız gerekiyor."
Lider adayı değilim Derviş'e bu aşamada seçimlerden sonra tekrar dillendirilmeye başlanan "CHP'nin başına geçmesi gerektiğine" yönelik yorumları anımsatıyoruz. Söze, "Anlata anlata bittim, iki yıldır anlatamıyorum" diye başlıyor. Ardından genel başkanlığa kesinlikle aday olmadığını şu sözlerle dile getiriyor: "Benim de geçmişte bazı hatalarım olabilir, ancak bana ciddi ve dikkatli bakanlara göre tutarlılığım ile tanınırım. Bir söz söyledim mi bunu tutarlı bir şekilde devam ettiririm. Benim, CHP Genel Başkanlığı ile ilgili bir beklentim kesinlikle söz konusu değil. Böyle bir niyetim de düşüncem de yok. Daha bunu nasıl anlatayım bilmiyorum. Bunu CHP'de de söylemiyorum. Sayın Bülent Ecevit, beni Türkiye'ye davet ettiğinde de aynı şeyleri söyledim. Benim bir liderlik beklentim de hedefim de söz konusu değil. Burada da değil..." Derviş, yaşamını nasıl devam ettireceğini de üç madde de sıralıyor: "1- Sosyal demokrat kimliğimden vazgeçmem, taviz vermem. 2- Bilimsel çalışmayı seviyorum, burada olmasam bile üniversitede gidip bilimsel çalışmalarda bulunurum. AB çerçevesinde yapılması gereken işlerle ilgili katkı yapmaya da her zaman hazırım. Bu konularda bilimsel çalışmalar yapıp yararlı olmak için elimden gelen gayreti gösteririm. 3- Ki en önemlisi de bu; genel başkanlıkta iddiam yok..." Derviş ile sohbeti tamamlayıp telefonu kapatmadan önce "CHP'nin aldığı oylar bir başarı mı?" sorusunu yöneltiyoruz. Yanıtı kaçamak oluyor: "Bu konuda bir şey söylemem. Rakamları doğru okumak lazım..."
|