Üç Sportif Jest
Roma takımı kaptanı Francesco Totti'nin 4-0'lık galibiyetten sonra el işaretiyle yaptığı jestleri dahiceydi
Roma takımının Juventus karşısında aldığı 4-0'lık galibiyet bu hafta TV spor programlarında, talkshow'larda saatlerce konuşuldu. Roma takımı, Milan'ın ardından lig şampiyonasının adaylarından biri olduğunu birkez daha gösterdi. Gelgör ki Roma takımının kaptanı Francesco Totti'nin, İtalyan futbolunun Gianni Rivera'ya ve geçmişin pekçok yıldızına benzetilen altın çocuğunun yaptığı bir jest (hayır 3 jest) skordan daha çok konuşulur oldu. Totti, Roma'nın "borgata" kenar mahalle denilen bölgelerinden gelmiş bir çocuk. Bazıları olaylı Galatasaray-Roma maçında kaptan olarak olayları yatıştıracağına nasıl kızıştırdığını hatırlayacaktır. Totti, Roma-Juventus maçının bir taraf için haşmet diğer takım için hezimet sayılan sonucundan sonra sahadan çıkarken rakiplerine üç jest yaptı: Birincisi işaret parmağını dudaklarına götürerek yaptığı "sus" işaretiydi. İkincisi eliyle gösterdiği 4 rakamıydı (Juventus'un ağlarına giren goller). Üçüncüsü ise elin bilekten kırılarak öne doğru sallandırılmasından oluşan "evine git" işareti. Totti konuşmadı, eliyle 3 işaret yaptı ve kıyamet koptu. İşte bu İtalya. Öyle ki Irak'ta, Nasiriye'de işi gücü bırakıp maçı büyük çadırlar içinde seyreden İtalyan askerleri bile canlı yayında yorumda bulunmak gereğini hissettiler. Juventus takımının antrenörü Lippi, biraz konuyu değiştirmek ihtiyacından olacak, Totti'nin takımına yaptığı jeste odaklandı. Lippi'ye göre Totti, İtalyan futbolunun "Signora" sına (Hanımefendisi daha doğrusu Hanımağası galiba) saygısızlık etmişti. Ona sahada nasıl davranılması gerektiği üzerine basın aracılığıyla vaaz çekti: Şampiyonların büyük takımlara saygı göstermesi gerekirdi. Renkleri hoşuma gitse de Roma takımını tutmuyorum. Ancak Totti'nin bu küfür içermeyen, içinde bayağılık taşımayan ve sportif bir karşılaşma içinde zafer sarhoşluğunu ifade eden hareketlerinin niye bu kadar patırtı yarattığını anlamakta güçlük çektim.
KAYBEDENLER DE KİBİRLİ Corriere della Sera gazetesinin ünlü futbol yorumcusu Aldo Grasso da Lippi'yi biraz hafızasını zorlamaya ve rakip takıma gol atan ve "boynuz" işareti yapan oyuncusunu hatırlamaya davet etti. "Kazananın, kaybedenle dalga geçmesi de futbolun bir parçası değil mi" diye soruyor Aldo Grasso. Bir futbol maçında yenilen takımla dalga geçmek doğru mudur değil midir? Maç sonucu bir yana, kazanan taraftarın maçtan sonra keyif aldığı şeylerden biri de rakip takımdan eşi, dostu, arkadaşı, meslektaşı ile dalga geçmek değil mi? Burada kazananın kibirinden çok kaybedenin kibiri sözkonusu galiba. Totti, ilk kez küfür, kavga ve tek kelime etmeden taraftarlarına yıllarca anlatacakları bir sonucun yanı sıra, taklit edecekleri, maçlarda tişörtlerine işleyecekleri, afiş olarak duvarlarına asacakları görsel bir malzeme de verdi. Bence Totti'nin jestleri dahiyaneydi.
|