Büyük Balık Kaçırıldı
Brüksel'de düzenlenen mini AB Zirvesi'ne Tayyip Erdoğan'ın katılmaması büyük bir fırsatı kaçırmak anlamına geliyor.
Türkiye'nin AB adaylığına şimdilik en soğuk bakan ve her fırsatta bunu dile getiren Avrupa Parlamentosu'nun en yüksek sandalye sayısına sahip olan Avrupalı Hıristiyan Demokrat Partiler (PPE) grubu, Brüksel'de buluştu. Avrupa'nın başkentinde adeta 'mini bir AB Zirvesi' gerçekleşti. "Avrupa'daki Çoğunluğunuz" adı altında ve Avrupalı 64 siyasi parti liderinin katıldığı 'Büyük Kongre'ye Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 'onur konuğu' olarak davet edildi. Ancak davete yalnız Gül katıldı. Oysa çok önemli bir fırsattı ve Türkiye bu fırsatı yeterince değerlendiremedi.
Boğazdaki ülkenin AB'ye alınma arzusunda olan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'i ikna etmeye gerek yok. O zaten istiyor. Ya da "Türkiye mutlaka AB üyesi olacaktır. Bu bir zaman meselesidir. Türkiye'ye AB'de yer var. Kimse Avrupa'yı 21. yüzyılda yeni duvarlar örüp, bölmeye kalkmasın. Din, dil ve ırk hiçbir zaman AB kriteri değildir. Böyle bir bölünmüşlüğü yapanlar, AB'yi temelden böler" diyen AP'nin Başkan Yardımcısı İtalyan Imbeni'ye Türkiye'yi anlatmaya gerek yok. Ama başını Alman CDU-CSU'nun çektiği Türkiye muhalifleriyle aynı masada oturarak, bir başbakan olarak tartışmak daha verimli olmaz mıydı?
Zira, Almanya Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) Avrupa seçimlerine ilk sıradan aday gösterdiği, uzun yılların Avrupa Parlamentosu milletvekili Hıristiyan Demokrat Grup Başkanı Pöttering, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına bu yıl içinde karar verilmek istenmesine karşı direniyor. Pöttering, AB'nin Türkiye'ye tam üyelik yerine ne türde bir 'ayrıcalıklı ortaklık' teklif edebileceğini düşünmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye'nin bölge itibarıyla stratejik ve savunma alanında önemli bir ülke olduğunun ve AB ile ilişkilerde 'özel ortaklık' verilmesi görüşünü Brüksel'de bir kez daha dile getiren Alman Hristiyan Demokrat Birliği CDU partisi başkanı Angela Merkel, "Türkiye'yi yanlış beklentiler içinde bırakmamalıyız. Ankara'ya imtiyazlı ortaklık statüsü verilmesi iyi olur" dedi. Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox, Hıristiyan Demokratları uyararak, Türkiye tartışmalarının 'popülist' endişelere kurban edilmemesini istese de Hıristiyan Demokratların Başkanı Wilfried Martens, "Şu aşamada Türkiye-AB süreci hakkında konuşmak için zaman erken. Önümüzdeki günlerde CDU Başkanı Angela Merkel Ankara'ya gidecek. Bu ziyaret bizim açımızdan önemli. Ziyaret sonrası PPE'nin Türkiye ile ilgili politikası belirginleşecek" diyerek, Almanların Hıristiyan Demokratlar arasındaki ağırlığını vurgulamak ister gibiydi.
Türkiye'yi küstürecek bir kararın çok saçma olacağını söyleyen AP Başkanı Pat Cox'un, "Türkiye için sıradaki en önemli olay 2004 Aralık Zirvesi kararıdır. Şu an yapılması gereken Avrupa kamuoyu ya da kamuoyu liderlerini ikna etmek değil. Ankara'nın yapması gereken siyasi liderlerin olumlu kararı almalarını sağlamak. Kararı onlar verecekler" sözleri, Erdoğan'ın, PPE Kongresi'ne gelmeyerek kaçan balığın büyüklüğünü de göstermiyor mu?
|