|
|
Jüri olmak zor zanaat vesselam!
Seçim derdinin geçim derdini unutturduğu bir günde konumuz: Yarışma jüriliği
KENDİ halinde köşesini yazan, röportajlar yapan, halim selim, mütevazı bir gazeteciyken kendimi bir anda televizyonda "ahkam kesen" biri olarak buldum. Zaten ismimin önündeki "eleştirmen" sıfatından dolayı rahatsızdım. Hani yaygın bir inanış vardır: "Becerebilen yapar, beceremeyen eleştirir" derler. Bu nedenle "eleştirmen" sıfatı, ismimin önünde bir "buz kalıbı" olarak öylece dururken, şimdi bir de gençlerin kaderini elinde tutan "kadı" görünümlü, ukala jüri üyesi gibi algılanmak, kolay taşınır bir yük değil doğrusu... Televizyon başına neredeyse iki yarışmanın düştüğü günümüzde "jüri üyeliği" giderek bir meslek olarak algılanmakta. -Benim babam doktor. Ya seninki? -Benim babam yarışmada jüri, n'aber? Korkarım, televizyon yarışmalarının jüri üyesi talebini karşılayabilmek için pek yakında sosyal bilimler okutulan fakültelerde "Jürolog" yetiştirilecek! Şimdi bu satırları okurken, "Adama bak, hem o koltukta oturup ahkam kesiyor, hem de şikayet ediyor" diyebilirsiniz. Ama davulun sesi size uzaktan hoş geliyor olabilir. Siz hiç, bir markette sıkıştırılıp, "Ayy Yüksel Bey, Serhan'ı neden o beyaz koltuğa oturttunuz? Buldunuz sessiz sakin çocuğu, ezin bakalım" eleştirilerine muhatap oldunuz mu? Bir yandan elinizdeki şeker paketine market arabasında yer bulmaya çalışırken, bir yandan alnınızda biriken terleri silip, bir taraftan da yarışmanın statüsü konusunda şikayetçi hanımları ikna etmeye çalıştınız mı hiç? Ya stüdyoda olup bitenlere ne demeli? Diyelim ki Özge'yi beyaz koltuğa oturttunuz. Özge o melül bakışlarını gözlerinizin tam içine dikmiş, celladını süzen Jan Darc gibi gözlerini giyotin yapıp sizi 10 parçaya bölmeye çalışıyor. Hadi gelin de dayanın bakalım... Bu arada sürekli olarak "Ben çok susadım, bana su getirsinler" ya da "Ya, ne zaman reklam arası verecekler, çok sıkıştım" diyen Cem Ceminay'ı idare etmek kolay mı sanıyorsunuz? Sonra 20 kiloluk jimmy jib kamera saçlarınızı yalayarak başınızın üzerinden "vınn" diye geçerken, ekranda gülümseyerek oturmayı aranızdan kaç kişi başarabilir? Bir de adınız "Gaf avcısı"na çıkmışken, canlı yayında bir dolu laf edip, üstelik bunu 3 saat boyunca "çam devirmeden" yapmaya uğraşmak nasıl bir gerilimdir, bilir misiniz? Velhasıl, bu jürilik ne zor zanaatmış? Daha önce bu sütunlardan değerli jüridaşlarım için yaptığım tüm olumsuz eleştirileri geri alıyorum!..
|