| |
|
|
Türkiye, Ortadoğu modelini reddeder!
Türkiye Cumhuriyeti'ni, çalkantılı Ortadoğu ülkelerinden ayıran en önemli fark, "Devlet Düzeni"dir. Türk Silahlı Kuvvetleri de, bu düzenin temel bir öğesidir. Osmanlı'nın çöküş dönemlerinden alınan dersler ve darbeci İttihat Terakki'nin imparatorluğu felakete sürükleyen uygulamaları, Cumhuriyet'in yapılanmasında, hep hatırlanmıştır. 1960'ın 27 Mayıs askeri darbesi ile, o derslerin unutulduğu görüldü. "Genç Subaylar" cuntalaştılar. Genelkurmay Başkanı'nı tutukladılar. Daha sonra da, Talat Aydemir'in darbe girişimleri ile, bu unutkanlığın yansımaları devam etti. Bu dönemler ve yaşananlar, artık geride kaldı. Irak'a, Suriye'ye özenmek artık mümkün değil. Devlet ve toplum, topyekun bir hedefe yöneldi. Bu hedef "Çağdaş Uygarlık" veya Avrupa Birliği normlarındaki, hukukun üstün olduğu çoğulcu demokrasidir. Artık geçerli olan "Kuvvetler Ayrılığı", yargı, yasama, yürütme erklerine ilişkin olandır. Silahlı Kuvvetler içindeki bir kuvvetler ayrılığı, demokratik, laik, anayasal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti için söz konusu olamaz. Bu nedenle, kaynağı ordu olarak gösterilen "Andıç"lara, "Fişleme Yönergeleri"ne, gizli "Psikolojik Savaş Talimatları"na karşı, toplum olarak çok hassas konumdayız. Bu hassasiyetin, tüm devlet kurumlarında ve Genelkurmay'da da var olduğuna eminiz. Geçen yüzyılda yaşanan kötü serüvenlerin, Türkiye'nin 21'inci yüzyılını ipotek altına almaması için, bu hassasiyet şarttır. Çağdaş uygarlığın adı, şimdi "Hukukun üstün olduğu, çoğulcu demokrasi"dir.
|