| |
|
|
28 Mart sonrası siyaset farklı olacak!
Önümüzdeki 28 Mart yerel seçimi, Türk siyasetinin bundan sonraki yapılanmasının da başlangıcı olacak. Bazıları belediye başkanlıklarını büyük çoğunlukla AK Parti'nin alması ihtimalini, endişe içinde yorumluyor. Bunlara göre "Tek Parti Sendromu", yerel seçim zaferinin de katkısıyla, AK Parti içinde daha da zararlı hale gelebilir. Bu parti, sonunda Demokrat Parti'nin yaptığı hataları tekrarlayıp, aynı kaderi bile paylaşabilir. Açıkçası böyle bir endişeyi paylaşmıyorum. Hem 2000'li yıllar, 1950'lerden çok farklı... Hem de AK Parti, asla Demokrat Parti değil. Demokrat Parti, iktidarı paylaşan "Merkez"deki iç hesaplaşma sonunda CHP'den kopan, "Diğer Seçkinler"in partisiydi. Bu yüzden kendilerini her şeyi yapabilecek bir güç olarak görüyorlardı. AK Parti ise, merkezin değil "Çevre"nin partisi. Bu nedenle, her atılan adım hesaplı... Başka deyişle ürkek bir kadro AK Partililer. Öylesine ürkekler ki, uluslararası konjonktürün rüzgarlarına bile, tam anlamıyla yelken açamıyorlar. Onlarda "Tek Parti Sendromu"ndan çok, "Sağ salim ayakta kalabilme fobisi" daha ağırlıklı. Türkiye'de seçmen kitlelerinin oyunu alabilmekten daha önemli dengelerin varlığına ağırlık veriyorlar. Bunun çözümü veya "Ya başımıza bir şey gelirse fobisi"ni aşmanın yolu, aralarına geniş yelpazeden de kadroları katmak ve cemaat yapısını kırmak olabilir. Ama şu ana kadar yapamadılar bunu. Yerel seçime AK Parti'den katılan aday kadroları da, çoğunlukla bu gerçeği yansıtmıyor mu? Neticede, "Reform" adı altında getirdikleri her projede, TBMM'deki çoğunluklarına rağmen, geri çekilmiyorlar mı? 28 Mart yerel-genel seçimleri, Türkiye'de muhalefetin yeni bir döneme girmesini de sağlayacak. CHP'deki Deniz Baykal anlayışının, seçim sonuçlarına dayalı olarak değişmesi, galiba kaçınılmaz olacak. CHP'nin "Halktan oy alamaz" bir parti damgası yemesi, bu parti için haksızlık. Eğer iş yapan, yurt ve dünya gerçeklerine uyumlu davranabilen halkı devlete şikayet etmeyen isimler CHP'de de varsa, bunlar seçmenin de sevgisini kazanıyor. İşte Gaziantep'te Celal Doğan... İşte Şişli'de Mustafa Sarıgül... Seçimden sonra, CHP'de bu tür isimlerin temsil ettiği siyasi anlayış çevresinde, yeni oluşumlar beklenebilir. Merkez-Sağda da, DYP ve Mehmet Ağar, yeni söylemlerle halkın önüne çıkmaya çalışıyor. Mehmet Ağar'ın "Emniyetçi" kimliğini aşan söylemlerini, Güneydoğu konusunda bile duymaya başladık. Merkez-Sağ'ın kitle partisi, gerçekten ilgi çekici bir olgudur. Milliyetçidir ama ne ırkçıdır, ne şovendir. Muhafazakardır ama mukaddesatçı veya reaksiyoner değildir. İnançlıdır ama laiktir de... Demokrat Parti Adalet Partisi ve ANAP gibi merkez-sağ kitle partilerinde, hep bu özellikleri gördük. Mehmet Ağar daha hızlı biçimde bu gerçeği benimserse, 28 Mart sonrasının alternatif partilerinden biri olur DYP.
|