| |
|
|
Akademi Türkiye'nin kalıcılığı
Ben izlerken gurur duydum. Akademi Türkiye "laf olsun, star olsun" diyen değil, "her şey harbiden olsun" diyerekten yola çıkan bir emek gemisi çünkü. Genç kızlar, delikanlılar, hocalar, yapımcılar ve kanalımız içinde bu taşın altına el sokanların hepsine helaller olsun. Bu yarışma bitecek ve kazananlar kadar elenenler de bir yerlere gelecek belli ki. Çünkü ilk bölümleri kaybedenlerin bile muadilleri az bu piyasada.
Reyting meselesi "Peki bu kadar ötüyon da neden reytingleri tavanda değil bu yarışmanın?" diyenlerle sohbet edelim hadi. Kendi payıma gördüğüm, gözlediğim eksiler ve artıları yazıyorum. Siz de yazın gönderin bana. Hem yayınlayayım hem de "Akademi Türkiye" kurmaylarına destek raporu olarak sunayım.
Olumlu taraflar *Amaç en iyileri bulup yarıştırmaktı. Herkes görüyor ve hakkı teslim ediyor ki; seçilenler "amaç hasıl olmuştur" dedirtecek nitelikte gençler. *Sinerjisi mükemmel. Herkes yaptığı işin en iyisini yapma peşinde. Jürisi, eğitmenleri, yapımcısı, yayıncısı, yarışmacısı, tekniği, halkla ilişkileri, yönetmeni ve tüm ekipleri insan üstü çabayla çalışıyor, ekran arkasını da bizzat görüyor, izliyoruz... *Jürideki bazı isimler medyatik değil. Ama hepsi de kendi dalında uzman ve kurmay kişiler. Haftalar geçtikçe neden oradalar çok açık ve net olarak çıkacak ortaya. *Yarışmacıların vasıfları sağlam. Evdeki tartışmaları bile insan kalitesinden ödün vermeden yapıyorlar. Zaaflarına yenik düşmüyor, hem kendilerini hem de birbirlerini kolluyorlar. *Ekrana yansıyan seyirciye duyulan saygının bir izdüşümü. "Sen her şeyin iyisine layıksın ey seyirci" diyerek ürün ortaya koyuluyor. Gerisi "alıcıya" kalıyor...
Aksayan taraflar *Yayını biraz daha kısa tutmakta yarar var sanki. 3-3,5 saate dayanınca sarkmalar ve düşüşler oluyor ister istemez. *Operasyonun görünmez kahramanları olan teknik ekipler bu kadar uzun bir yayında ister istemez oyundan düşüyor. Oysa can damarlarında enfarktüs riski büyük risktir. *Reha Muhtar zekice bir seçim. Ancak bir ekran sihirbazı olan Reha'nın diğer unsurları taca atması ihtimali var. Bu da olayı "one man show"a götürebilir... *Basınla ilişkiler zayıf. Gazete ve televizyonlara malzeme verme konusunda yapımcılar çok hasis davranıyor. Elbette belli bir korumacılık ve rafine ediş olmalı. Ama gizemle gizliyi karıştırmamak gerek. *Sürpriz konuklar çok iyi seçilmeli. Gönül orada bir anda beliriveren Sezen'i, Tarkan'ı, Ajda'yı filan görmek istiyor. *Tekrar ediyorum Akademi Türkiye'nin en büyük handikabı (!) "Kaliteli" oluşu. Malum memleketimizde kalitesizliğe prim verilmesi adettendir. Dediğim gibi, herkesten fikir, öneri, eleştiri bekliyoruz. Elinizi korkak alıştırmayın.
|