| |
|
|
Başımıza inek geçti öğretmenim!
Gazeteci Serdar İpek'in hoş bir projesi var. Meslektaşlarımızın son 10 yıl içinde tanık olduğu ilginç olayları bir kitapta toplayacakmış Serdar. Diyor ki; "Türkiye'nin her bir köşesinde gazetecilik yapan arkadaşlarıma açıktır kitabın sayfaları. Yeter ki yaşadığınız olayı en ince ayrıntısına kadar yazın, gönderin." Dedim ya; çok hoş buldum, bayıldım bu projeye. Umarım tez zamanda keyifli bir kitap çıkar ortaya. Lakin meslektaşların anılardan anı seçmekte zorlanacağına eminim. Çünkü akıp giden günler, aylar, yıllar içinde öyle şeyler olup bitiyor ki bu zorlanma kaçınılmaz olacak. İnce elemeler Kendimden pay biçiyorum. Çıraklıktan kalfalığa geçen 30 yıl içinde öyle şeyler görüp yaşadım ki, hadi gel de seç bakalım içinden bir iki tane. Sonra da diyorum ki, o kadar ince eleyip sık dokuma arkadaş. Muhitten çocuklarla filan toplandığımızda, muhabbet esnası anlattığın bazı hikayeler var ya, onlardan bir tanesini yaz gönder Serdar'a. Mesela şu; "Başımıza İnek Geçti!.." fena olmayabilir. Dinleyin hele: Pişti domino tavla Epey bir eski vakitler. Bolu'nun köylerinde tarım-toprak reformu üzerine vatandaş röportajları yapıyordum. Köylük yerin tam ortasına kurulu camiden çıkmış muhtarlığa doğru yürürken, az ötedeki kahveden fırlayıp: "İmdat başımıza inek geçti!" diye bağırarak kaçanları görüp şaşırdım. "Ana, uyy, ne oluyor amanın!" filan diyerekten oraya seğirtirken bir yandan da fotoğraf makinemi ayar ediyordum. Gidince gördüm ki; köylüler bu kadar feryat figânda haklıymış. Meğer hakikaten de kahvede, hem de pişti, domino, tavla, okey falan oynarlarken inek düşmüş başlarına köylülerin. Elden çift okey Sordum soruşturdum hemen. En detaylı bilgiyi de ölümden kıl payıyla kurtulan Ocakçı Beşir'in ağzından dinledim. Askerliği Eğridir'de komando olarak yapmış olan Beşir, diğer köylülere göre daha bir aksiyon adamı olduğundan sükmuhafaza ediyor ve şöyle anlatıyordu: Başımıza inek geçti!.. "Beyim ben o lahza askıyı kapmış, kapı yanında oturan eski mıktar Ali Çavuş'a oralet götürüyordum. Dudu Emin, Keke Bilal, Sipsi Selami ve Gavur Ahmet masayı dörtlemişler, ıstakaları düzmüşler, daşları dağıtmışlardı. Yan gözle baktım; Dudu Emin'e elden çift okey gelmiş, tek taşa dönmekteydi. İçimden; 'Amma da şanslı bu inek herif' derkene, hakkatten de bir gocuman inek, havadan büüle lambııırt diye düşme mi? Gelip de pattadanak Dudu ve arkadaşlarının başına konma mı? O lahza Dudu'yu ve Sipsi'yi İnek altında buzağı gibisinden gordüm. Şoke oldum tabikine. Ayıkınca hemen alıp sağlık ocağına gotüdük..." Pataklama hocam!.. Çocukları çok sevdiğim için, gazeteden de önce köy ilkokulunun öğretmenini aradım. Yarın birkaç evladımız "niye ders çalışmadın, ödevini yapmadın?" sorunuza: "Babamın başına inek düştü örtmenim. O yüzden çalışamadım!" derse; sakın yalan atıyor, bahane uyduruyor zannedip pataklamayın hocam dedim. Bence de çok iyi ettim. Eh ne de olsa önce insan, sonra gazeteciyim...
|