| |
İktidar ile muhalefet farkı yüzde kaç olmalı?
İddiam şu: önemli olan, bir partinin yüzde kaç oyla iktidara gelmesi değil.. Önemli olan, iktidarın oy oranıyla muhalefetin oy oranı arasındaki farkının büyük olmasıdır.. Makasın açılması.. İktidar partisi en yakın rakibine 25-30 puan fark atarsa, seçime katılan diğer partiler tesbih tanesi gibi dizilirse siyasette ciddi sıkıntı var demektir.. 3 Kasım'a, gelin bir de bu gözle bakalım.. İktidar partisi yüzde 34.2 oranında oy aldı.. Muhalefet partisi ise yüzde 19.4.. Aradaki fark 14.8 puan.. Diğerlerine bakalım.. 9.5, 8.3, 7.2, 6.2, 5.1, 2.4, 1.2, 1.1, 1.0, 0.9 , 0.5, 0.4, 0.3, 0.2, 0.2, 0.1.. 16 partinin 3 Kasım seçimlerindeki oy oranını yazdım.. Tesbih tanesi gibi sıralanmamışlar mı? İçlerinde iktidarın alternatifi diyecek parti var mı? Yüzde 2 ile yüzde 5 ile nasıl alternatif olunur? Bu partiler 28 Mart'ta yapılacak seçimlere yine girecekler.. Sıralama büyük ihtimalle değişmeyecek.. Eğer iktidar partisi iddia edildiği gibi yüzde 45'lerin üzerine çıkarsa, hele yüzde 50'yi aşarsa çok daha küçülecekler.. AKP'nin yüzde 45'i aşması demek, CHP'nin yüzde 20'lerden aşağı doğru inmesi demek.. Diğerlerinin daha da küçülmesi demek.. Zaten küçükler.. Zaten tabela partisi olmuşlar.. O zaman iktidar ile alternatifi arasındaki oy farkı ne olacak? Yüzde 15'ten yüzde 25'e, belki de 30'a çıkacak.. Demokrasinin bir ayağı kopacak.. Böyle büyük bir fark ortadayken muhalefet, muhalefet görevini yapabilir mi? Sesini duyurabilir mi? Muhalefet sesini duyuramıyorsa, demokrasi var denir mi? Belki denir.. Ama demokrasi kağıt üstündedir artık.. İşte sıkıntı burada.. Bütün bu olumsuzlukların yanında seçime katılma oranı yüzde 79'un da altına inerse.. Hiçbirini beğenmeyen, partisini bulamayan, memmuniyetsiz, umutsuz seçmen sayısı daha da artarsa siyasi denge altüst olur.. İktidar için bir sorun yok diyoruz ama bu siyasi tablo iktidar için de sorun yaratır.. Çünkü siyasal istikrar bozulur.. Her ülkede iktidar var.. Rejimin adı ne olursa olsun iktidar boşluğu yaşayan hiçbir ülke yok.. Ama muhalefetin olmadığı veya göstermelik olduğu ülkeler var.. Böyle rejimlere demokrasi denir mi? Hayır.. İşte Türkiye böyle ülkeler konumuna geliyor.. Zorla değil, baskıyla değil, tehditle değil; sandık bunu emrediyor.. Sandık, demokrasiyi topal bırakmaya hazırlanıyor.. Düşündürücü olan bu.. Böyle bir tablo çıkarsa seçmeni suçlayabilir miyiz? Oy vermeyenlere veya muhalefeti güçlendirmeyenlere kızabilir miyiz? Seçmen bu.. İstediğine verir.. Peki o zaman demokrasi topal kalırsa kime kızacağız? Çok oy aldığı için iktidara mı? Hayır.. Kime? Oy alamadığı için muhalefete.. Siyaseti işgal ettikleri için, Türkiye'yi çarpık bir siyasi yapıya mahkum ettikleri için muhalefete kızacağız.. Bu topraklarda yaşayan hiç kimse muhalefetsiz yaşamayı hak etmedi.. 1946 seçimlerini saymazsak, çok partili hayat 1950 yılında başladı.. DP yüzde 52.7 oranında oy alarak tek başına iktidara geldi.. Alternatifi olan CHP'nin oyu yüzde 39.4'tü.. Fark 13.3 puandı.. 1954 seçimlerinde iktidar ile muhalefet arasındaki fark 22.3 puana çıktı, 1957'de 6.9 puana indi.. Fark, 1965 seçimleri hariç hiçbir zaman 20 puanın üzerine çıkmadı..
|