İran'dan alınan doğal gazın rakamsal değerleri ve iki ülke arasındaki ilişkileri irdeleyen yazılarımıza gelen cevaplar oldukça ilginç. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İran'ı doğal gaz fiyatlarını aşağı çekme konusunda ikna ettiği yönünde güzel haberler var. Ayrıca, İran'ın Rus doğal gazı karşısında yapacağı fazla bir şey de yok. Ama her halükarda İran doğal gazının Türkiye teslim fiyatı Rusya'nın daha altında olması gerekir ki, makul olabilsin. İran ile doğal gaz anlaşmasını imzaladığımız tarihte, aynı miktarda gaz alım anlaşmasını İran ile Türkmenistan'ın yapmış olması ilginç değil mi? Özetle, İran hiçbir yatırım yapmadan, Türkmenbaşı'nın bize çok ucuza vereceğini iddia ettiği Türkmen gazını İran kullanıyor. Türkiye ise Türkmenistan kaliteli gazı yerine kendi sistemlerindeki daha düşük kalitedeki gazı gönderiyor. 1994 Aralık'da Tahran da yapılan toplantılarda 2 bcm (milyar m3) gaz vermemek için Türkiye'yi sıkıntılara sokan İran, Türkmenistan ile yapılan çalışmalara da sekte vurdu. Türkiye'nin Doğu-Batı Enerji Koridoru'nda ittifak yaptığı Amerika ve Azerbaycan'a rağmen Türkmenistan'la imzalanan gaz anlaşmasının hayata geçmemesinde, İran'la yapılan hesapsız ilişkileri aranacağı gibi, Türk kamuoyunu yanlış yönlendiren Türkmenbaşı'nın katkılarını da aramak gerekir. Patronun oğluna.. Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) Yönetim Kurulu Üyesi, patronun oğlu olarak kendini tanıtan Hamdi Boyacı'ya okuyucularında sorular var. Patron Maliye Bakanı cevaplamıyor belki oğlunun hayrı dokunur... 'KTHY Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdür bu güne kadar maaşları haricinde yurt dışı ve yurt içi gezilerinden kaç dolar harcırah-masraf ödemesi almışlardır ve hangi sebeple buraları ziyaret etmişlerdir? Gittikleri yerde uçak alımı, yedek parça vesaire gibi konular görüşülmüşse bu kişilerin hepsi yabancı dil bilgisine ve teknik konulara sahip kişiler midir? Ve bu kadar seyahat yapılmalı mı idi? Bu seyahatlerin amacı fazladan para almak olabilir mi? Şirkete zarar uğratan eski yönetici hakkında neden dava açılmıyor? Maliye Bakanı'nın baskı çok fazla mıdır?' 'Kabahat TSE'de' Devlet tarafını göreve çağıran Q klavye konulu yazımıza Prof.Dr. Rona Turanlı'dan Türk Standartları Enstitüsü'nü göreve çağıran bir destek geldi: 'Gerçekten de Türkiye 'de kültür erozyonu yaşandığı gibi dilimizi kabile dili haline getirme çabaları da bütün hızı ile devam etmektedir. Laikleşme yazacaklarına "yüzyılda bir" anlamına gelen "seküler" yazıp ne yazdığının anlamını bilmeyenler mi ararsınız yoksa hala Q klavyenin ne kadar rahat olduğunu mu ifade edenleri mi.Bunların hepsi ne yazık ki Türkiye'de ve de etkili yerlerdedirler. Bu gün bir daktilo makinesi almaya kalksanız Q klavyeli olanını bulamazsınız, öte yandan diz üstü bilgisayarlarda hiç, ofis bilgisayarlarında ise lütfen ve de kendi dilinize daha yüksek bir fiyat ödeyerek bir klavye edine bilirsiniz. Burada en büyük kabahat ve vurdumduymazlık Türk Standartları Endüstrisi'ne (TSE) aittir. Çünkü daktilo makinelerinde TSE "F" klavyelinin ithal ve üretimini zorunlu kılmaktadır.Mankenlerin ölçülerine kadar uğraşan TSE ise bu konuda her nedense hiç bir önlem ve yaptırıma gitmemektedir. Gazetelerde bu konuda yapılan tartışmalar ise onlara göre nasıl olsa unutulur gider.'