Uzak Doğu'dan farklı bakış
Singapur - Yeni Asya kimliğiyle son yıllara damgasını vuran Singapur, ada psikolojsinin verdiği halkın kendine kenetleme duygusuyla bu kez farklı bir değişimin kapısını aralıyor. İlk dikkatimizi çeken ise bizde yerli ve yabancı basın şeklinde yapılan ayrımın, Singapur'da Local Press (yerel basın) Overseas Press (denizaşırı basın) şeklinde tanımlanması oldu. Diğer bir ifadeyle adalı ve adalı olmayanlar ifadesi, Kuzey Kıbrıs'da yaşayan Türkler'in zaman zaman kendilerini ifadede neden zorlandıklarını, bunu bahane ederek onları Türkiye düşmanı ilan eden Türk yetkililerini de anlamamızı da katkı sağladı.
Özetle, adalı olmak, etnik ve dini bağımlılıktan ayrı tutulmaması gereken farklı bir duygu.
Singapur Turizm Ofisi ve Singapur Hava Yolları'nın davetiyle bulunduğumuz bu ada ülkesinde turizimlerini yeni anlayışla ve farklı çalışmalarla nasıl geliştirmeyi planladıklarını, 'Singapore Destination Brand' projesiyle bizlere anlattılar. Sars sarsıntısından tecrübeyle ve ellerindeki imkanların kıymetini daha iyi anlayarak çıkmışlar. Daha fazla turisti, yatırımcıyı ülkeye çekmek için ortaya konan projeye ise herkes sahip çıkıyor.
Öncelikle Singapur'u dünyaya bağlayan ve hizmet kalitesi olabildiğince yüksek olan bir hava yolları ve iyi bir havalimanı kompleksleri söz konusu. Boeing 777 uçağıyla yaptığımız seyahatte bir hava yolunun kabin içinde neler yapabileceğinin ayrıntıları gözden kaçmıyor.
Fakat Singapur gerçeğini sadece adada yaşayanların dayanışması olarak görmek yanlış. Kat ettikleri mesafede çok dilli, çok kültürlü hayatın ve dinler harmonisinin büyük etkisi söz konusu. Adaya gelenlerin kendine ait bir şeyler bulabilmesine önem veriliyor.
Mesala, Çin-Malez karışımı gelişen mutfak kültürünü önemsedikleri gibi, bizleri adaya ait yerel bir kahvaltı masasında ağırladılar. Yerel dedikleri ve sattıkları oldukça enterasan. Yarı pişmiş iki yumurta sahanda geliyor, üzerine soya sosunu ekliyorsunuz. Ardından iki dilim kızarmış ekmeğin arasına terayağı ve reçel sürelerek masanıza boca ediliyor. İçecek kahve ya da çay. Masada ise kumaş bir kenara kağıt peçete dahi yok. Aklımızı başımıza alalım. Bizdeki yeni açılan 'Simit sarayları' dahi Türkiye'ye Singapur kadar turist çekecek potansiyelde.
Bu noktada Anadolu'da bir dönem yaşanan bu oluşumun, Türkiye'de son dönemde Fransa gibi ülkelere bakılarak sosyal yaşama etki eden moral değerlere yeni anlayışlar getirme eğiliminin, motivasyonu bozduğu gibi bir türlü elde edilemeyen iç barış ve huzuru da kesintiye uğrattığını söyleyebiliriz. Doğal olarak insanları gelecek kaygısına sevk eden bu tarz yaklaşımların yabana atılmaması gerekir. Ve bu hisler, ekonomiden tutun da bir çok alanda işbirliğinin ve başarının önüne set çekiyor.
Hasılı, Singapur'da kamusal alan diye bir kavram söz konusu bile değil. Galiba yüzümüzü çok fazla Batı'ya (Avrupa'ya) çevirdiğimizden, dünyadaki çok kültürlü ülkelerin hangi trendlerle yükseldiğini göremez olduk. Bilinmeli ki, en tepeden, en aşağıya kadar insanlarımızın verdiği kavga, elimizde kalan son kırıntıları 'nasıl parçalarız'a hizmet ediyor.
Çinli, Malezyalı, Hindistanlı, Yemenli gibi değişik etnik kökenleri, Budizm, Hristiyanlık ve İslam gibi farklı dinleri bünyesinde barındırmaktan öteye gelişmek ve ilerlemek için vesile yapan Singapur'da sosyal barışı etkileyecek atraksiyon yok denebilir. Türkiye'de tanımlanamayan ve insanca yaşamın gereği olan hürriyetler, insanlığın emrine verilence geriye tek bir şey kalıyor, ortak akıl birliği yaparak ülkeyi yarınlara hazırlamak.
Ama bizde ki hesap başka. Grupları, cemaatleri, takımları, partileri ve eğilimlerini birbirine üstün kılma söz konusu. Kılalım kılabildiğimiz kadar, kıralım kırabildiğimizi. Ama güneşin doğudan yükseldiğini unutmamak da fayda var. Singapur'dan şimdilik bu kadar.
|